Dün 24 Kasım Öğretmenler günü idi.
Atama bekleyen binlerce öğretmenin yanı sıra, mesleğe yıllarını vermiş, emekli olma zamanı gelmiş tüm eğitimcilere soruyorum;
“Durumunuzdan memnun musunuz?”
Atama bekleyen genç öğretmenlerin durumları zaten ortada.
Tümü umut yüküyle dolaşıyor.
Tümünün kulağı Ankara’da.
Bir atama haberi, atama bekleyen bir kısmını mutlu edecek ama öyle bir haber yok.
Yerel seçimler öncesi bir kısmının ataması belki yapılacak ama bir kısmının.
Yani gözünün üstünde kaşın var bahanesine bakılmadan bir kısmının…
Çalışan ve emekliliği yaklaşan eğitim neferlerine gelince;
Onlar da kıt kanaat geçinmesini öğrendiklerinden olsa gerek pek sesleri solukları çıkmıyor.
Üstelik sendika sendika ayrıştırıldıklarından, birbirlerine “bizden” “bizden değil” diye bakmaları da cabası.
Oysa tüm öğretmenler tek çatı altında toplanabilseler, ülkenin gidişatına bile yön verebilirler.
Ne yazık ki öyle olmuyor, olamıyor, olması da istenmiyor.
Dün 24 Kasım Öğretmenler Günü idi.
Bazı toplantılarla öğretmenlere yağlama yıkamalar yapıldı, biraz havaları alındı, nutuklarla rahatlatıldılar.
Coplansa da biber gazı yese de basınçlı suyla kovalansa da öğretmenlik kutsal bir meslek.
Bu arada bazı öğretmenlerin öğretmenevi müdürü olmak için can atmalarını bir türlü anlayamıyorum.
Öğretmenevlerinde ne gibi bölümler var?
Oyun oynanan salonları var, yemek yenilen lokantaları var, otel gibi yatmak için kullanılan bölümleri var.
Bir öğretmen ne kahvehane müdürü olabilir ne lokanta patronu olabilir ne de otel işletmeciliği yapabilir.
Olmamalıdır, yapmamalıdır.
Çünkü öğretmendir, eğitimcidir.
Bu tür müdürlüklerin peşinde koşuşturan öğretmenleri anlayamıyorum.
Dün, 24 Kasımdı.
Sosyal medyada öğretmenler gününü şöyle kutladım;
“Uygulamadaki eğitim sistemini içine sindirenlerin dışında, tüm öğretmenlerin gününü kutluyorum…”
Destekleyen yüzlerce yanıt aldım.
Aynı duygu ve sözcüklerle, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştiren tüm öğretmenlerin gününü kutluyorum.
|