Yolsuzlukla nasıl mücadele edildiğini yazının sonuna bırakıyorum
Önce konumuzu işleyelim;
Siz adına ne derseniz deyin ortada akıl almaz bir yolsuzluk var.
Kim ihbar etti? İşin arkasında kimler var? Nasıl ortaya çıktı? Neden? Gibi sorularla kırk dereden su getirmenin anlamı yok.
Ortada kirli mi kirli bir olay var.
Bu kirin, görünenlerin dışında daha kimlere bulaşacağı da pek belli değil ancak bu kirliliği bir an önce kapatmak isteyenler, yoğun bir çaba içindeler
Ortada çok net bir fotoğraf var;
Ve bu fotoğrafın tamamını görmek istemeyenlerle ayni fotoğrafı çoğaltmak isteyenler arasında yaşanan bir kargaşa.
Neredeyse 12 yıldır iktidarda olanların, 17 Aralık operasyonundan sonra “devlet içinde devlet” ten söz etmelerine, yine mağduru oynayacaklarını düşünerek bakıyorum.
Dün “kahramanlık destanı yazdı” denilen polisin bugün “çete” olarak sıfatlandırılmasına bir türlü akıl erdiremiyorum.
Her şey herkesin gözü önündeyken, yolsuzluktan, kirlilikten söz etmeyen pişkinliği, devlet adamlığına yakıştıramıyorum.
Olayın ortaya çıktığı gün, adı geçen bakanların bir araya gelerek bir basın toplantısı düzenleyip, “olayın açıklığa kavuşması en büyük isteğimizdir, biz istifa ediyoruz” demeleri gerekirdi.
Onlar istifa etmiyorsa, ikinci gün başbakanın bir basın toplantısı düzenleyip, “bu kirli olay aydınlığa kavuşuncaya kadar adı geçen bakanları azlediyorum” demesi gerekirdi.
Bunun ikisi de olmadı.
Ne oldu? Kabaca söyleyeyim, “kimseye eyvallahımız yok, kimseyi kimseye yedirmem” politikası uygulandı.
Ve ardından karşı bir operasyonla polis müdürleri darmaduman edildi.
Polise yapılan operasyon hala sürdürülüyor.
Başbakan, başbakan yardımcıları, sözcüler, ağızlarına yolsuzluğu, dolandırıcılığı almadan, nerdeyse yine mağdur edildiklerini söylüyorlar.
Şu andaki milli politikamızın adı; hırsızı, sahtekarı, dolandırıcıyı, arsa mafyasını koruma ve bu sahtekarlıkları ortaya çıkaran polisi ezme politikası.
Hal böyleyken, ana muhalefet partisinin lideri, ABD büyükelçisi ile görüşmeye gidiyor.
Bu arada mecliste, bir haftadır süren bütçe görüşmeleri salimen(!) bitiyor.
Ve bu kargaşa içinde başbakan Pakistan gezisine çıkıyor.
Geziye çıkmadan önce çıkarsın, “uluslararası komplo” dersin, yan gelip yatmaya çalışırsın olur biter sanırsın.
Benim necip halkım da böylelikle yolsuzlukla nasıl mücadele edildiğini öğrenmiş olur.
Bilmem anlatabildim mi?...
|