Bunu; bazıları her ne kadar anlamasa da birilerinin görevinin bittiğini belirmek için söyledim…
Emperyalist ülkeler böyledir…
Kullanır, kullanır hemen her türlü pisliğe bulaştırır…
Sonra da, the end…
Yani son.
Adamlar sonsuza kadar aynı kişilerle yola devam etmezler, planlarının hemen her aşamasında kullanabilecekleri birileri mutlaka vardır.
Hele bir de bu ülke müttefik…
Yani hemen her yerinden bağımlı bir ülkeyse, değişimi sağlamak çok daha kolaydır…
Hani ulusal devletine sahip çıkan ülkelerde bu iş biraz zahmetlidir…
Çünkü
Çeşitli dernek, kuruluş vs gibişeylerin arkasına gizlenme gibi bir durum söz konusu değildir…
Ülke olarak kendini göstermek durumundadır…
Yani İran, Suriye ve bazı ülkelerde olduğu gibi…
Bu ise çok büyük bir riski de beraberinde taşımaktadır…
Hemen her şeyden önce, ulusal birliği pekiştirmek ve ülke halkını istemeden karşı çıktıkları liderin etrafında birleştirmek gibi bir tehlike söz konusudur…
Ama bizde bu iş aynen birincisi gibi yaşanıyor.
ABD’nin öncelikli amacı neydi…
Türk ulus devletini parçalayarak onu çeşitli “demokratik” aşamalardan geçirdikten sonra…
Hemen her türlü etnik ve dini kimliğin kendini ifade edeceği federatif bir devlete dönüştürmek…
Bunun için öncelikle ulus devleti savunan siyasiler, ordu komutanları ve subaylar diskalifiye edildi…
Hani birileri bu gün sahte belgeler, görüntüler ve ses kayıtları için feveran ediyorlar ya…
O operasyonlar da aynen bu şekilde yapılmıştıve aynı yöntemlerle…
Tabi arada çok ciddi bir farkı da göz ardı etmek mümkün değil…
Şimdiye kadar…
Bunu Ergenekon, Balyoz vs gibi ülkenin yurtseverlerini diskalifiye etmek için kullanılan davalar için söylüyorum…
Bu davalarda yargılananlardan bir tanesinin bile…
Ayakkabı kutusunda milyon dolarlar…
Yurtdışında ya da…
İsviçre’deki hesaplarında önemli miktarda paralar…
Evlerinde onlarca kasa, bulunmadı…
Kasa denilince de aklıma geldi…
Ergenekon kasası diye günlerce yandaşmedyadan reklam edilen, cezaevinde ölen Kuddusi OKKIR’ın bile, beş parasız olduğu ortaya çıkmadı mı?
Yani anlayacağınız birilerinin görevi bitti…
Görev kime mi veriliyor?
Kime olduğunu açıkça söylemek gerekir mi bilmiyorum ama önümüzdeki süreç…
Demokrasi adına hemen her türlü cemaatin, tarikatın ve etnik kimliklerin ortaya çıkacağı bir dönem olarak kurgulandığına göre…
Bir tahminde bulunmak mümkün…
Yani; kim ABD büyük elçisiyle sık sık kapalı kapılar arkasında görüşüyorsa…
Kim, cemaate yakın kişileri özellikle büyük kentlerde aday yapmaya çalışıyorsa…
Ona.
Anlayacağınız; birileri yorulan atın yerine, yenisini koşmaya hazırlanıyor…
Demedi demeyin…
|