Güzel şeyler yazmak istiyorum.
Güzel, iç açıcı konulardan söz etmek istiyorum.
Güneşin eksik olmadığı güzel yurdumun, enerji kaynağının dışa bağımlı olmasına değinmek istemiyorum.
Rüzgarı yeni keşfettiğimiz için, onu enerjiye dönüştürmeyi, yeni akıl etmeye başladığımız konusunu es geçiyorum.
Kendi toprağımızın altındaki zenginlikleri hala görmezden gelmemize hayıflanıyorum.
Kendi teröristimizle başa çıkamazken, komşu ülkelerin teröristlerini desteklemeye akıl erdiremiyorum.
Dün dost olanları bugün düşman görünce şaşıp kalıyorum.
Hani güzel şeyler yazayım diye kendimi zorluyorum ya.
Olmuyor bir türlü.
Belki de güzellik bol miktarda vardır da ben göremiyorum.
Belki ben karamsarım diye düşünüyorum, kendimi yokluyorum, yok öyle karamsar biri de değilim.
Peki, televizyonların ısıtıp ısıtıp önümüze sürdüğü o kadar dizi varken, benim oturup haber kanallarını dolaşma gibi bir alışkanlığım olmasa, güzel konular bulup yazabilir miyim acaba?
Haber kanalları da haber kanalı hani;
Birinin ak dediğine ötekinin kara demesi, birinin doğru dediğine ötekinin yanlış demesi, birinin güzel dediğine ötekinin çirkin demesi, birinin yalan dediğine ötekinin doğru demesi kafamı karıştırıyor.
İşte böyle karmakarışık bir kafa olunca, ben güzellik bulamıyorum.
Güneşi yazsam diyorum, kuşları, ağaçları, çiçekleri, gülleri, bulutları yazsam diyorum ama bir bakıyorum doğa da benden yana değil.
Güneş zamansız çıkıyor, yağmur zamansız yağıyor, güller zamansız açıyor.
Bulutlar, bazen kendisini sürükleyecek rüzgara hasret kalıyorlar.
Ben ha babam de babam güzellik arıyorum.
Beton yığınına dönüşen kentte yollar yol değil, kaldırımlar kaldırım değil.
Gaz pedalı ile debriyaj pedalının yerini şaşıranlar sürücü olmuş, yollarda slalom yapıyorlar.
Bu konuları fazla uzatmayayım.
Hani ben güzel konular bulup, iç açıcı, güzel yazılar yazmak istiyordum ya.
Ne yapayım?
Olmuyor işte.
Bir gün mutlaka güzel yazılar yazacağım…
|