Her gün yazı yazıyoruz…
Aklımızın erdiğini, dilimizin döndüğünce kağıda döküp okurla paylaşıyoruz.
Telgraf Gazetesi’ne yazmaya başladığım ilk gün, yazımın başlığı, “Yazmak Paylaşmaktır” değil miydi?
Biz de yazarak düşüncelerimizi, görüşlerimizi paylaşıyoruz işte.
Hiç tanımadığımız birinden telefonla, elektronik postayla yüreklendirici sözler duymak yetiyor bize.
Sapın samana, tozun dumana karıştığı bir dönemden geçiyoruz.
Kedinin fareden, aslanın tavşandan, kurdun kuzudan korktuğu bir ortam yaratılmak isteniyor.
Topluma korku, kuşku, endişe şırınga ediliyor ki; toplum, birey birey birbirinden kuşkulansın, birbirine endişe ile bakarak korksun…
Böyle olunca daha rahat, daha pervasız, daha önü boş çalışacağını sanıyor ülkeyi yönetenler.
Hukuka hançer saplanıyor, adalet yaralanıyor…
Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan sorumlu olması gerekenler, kuyularda ceset arıyorlar.
Güzel insanlarımı dolandırdıktan sonra bir yerlerle paylaşanlar, ellerini kollarını sallayarak dolaşırken, ömrünü bilime adamış insanlar der – dest ediliyor.
Toplumun beyninde kocaman bir “ACABA” yaratılmaya çalışılarak, insanların birbirine kuşkuyla, endişeyle bakmaları sağlanmak isteniyor.
Kedi fareden, aslan tavşandan, kurt kuzudan korkar mı?
Böyle bir olgu bu hayvanların doğasına terstir ama yaratılmak istenen böyle bir ortam işte…
Bugünkü yazımı hayvanlar aleminden bir fıkra ile noktalayayım;
Ormanın kralı aslanın ayağına kalınca bir diken batmış. Çırpınıp dururken, oradan geçen tilki, aslana yaklaşarak ne olduğunu sormuş. Aslan, ayağına diken battığını, çok acı çektiğini söyleyip, tilkiden dikeni çıkarmasını istemiş.
Tilki düşünmüş, “çıkarırım ama senin canın yanınca bana bir pençe vurur öldürürsün. Seni önce şu ağaca bağlayayım, sonra dikeni çıkarırım” demiş.
Aslan çaresiz, kabul etmiş.
Tilki aslanı bir ağaca sıkı sıkı bağladıktan sonra, dikeni çıkarmadan, bir de nanik yaparak oradan uzaklaşmış.
Ağaçta bağlı kalan aslan kıvranırken oradan geçen çakal, “kıralım bu ne hal?” diye sormuş. Aslan durumu anlatmış. Çakal ilkin aslanın ayağındaki dikeni çıkarmış, sonra da iplerini çözerek onu serbest bırakmış.
Rahatlayan aslan, çakala bir emir vermiş; “bütün hayvanların liderlerini topla, onlarla konuşacağım” demiş.
Çakal isteneni yapmış.
Aslan, ormanın geniş bir alanına toplanan hayvanların liderlerine, “ben krallığı bırakıyorum. Kendinize yeni bir kral bulun” demiş.
Hayvanlar merak içinde nedenini sormuşlar. Aslan, “tilkinin bağladığı, çakalın çözdüğü kraldan size hayır gelmez de ondan” demiş…
İşte böyle kurdun kuzudan korktuğu bir ortam oluşturuluyor.
|