Bazen düşünüyorum da çok çarpık ve çapraşık bir düzenden geçiyoruz gibi geliyor bana.
Çok bağıranın haklı olduğunu, çok konuşanın doğruları söylediğini sanıyoruz.
Değerli politikacılarımız, gide gide bizi de bunlara inandırmayı başardılar galiba.
Her şey olağanmış gibi görünse de olağan gitmeyen pek çok şey var.
Birkaç örnek verelim mi?
Verelim.
12 yıldır iktidarda bulunanların, her gün darbe korkusuyla yaşaması ve bu korkuyu her fırsatta dile getirmesi.
“Paralel devlet” diye adlandırılan bir yapıyla, düne kadar birlikte olurken, bugün, “onların inlerine gireceğiz” söylemi.
İnternete karşı çıkarken, Fatih Projesi diye bir projeyi geliştirip, yalnız İstanbul’da bedevadan100 bin tablet dağıtılması.
Ve bu projeye illerde valilerin, ilçelerde kaymakamların da katılımının sağlanması.
Önce, Avrupa standartlarına uymak için hemen hemen tüm kullanıcılar Q klavyeye özendirilmişken, birdenbire ve çok önemliymiş gibi F klavyeye geçileceğinin açıklanması.
Bu tür çok ama çok önemli(!) etkinliklerle yolsuzluğun, rüşvetin, hırsızlığın örtbas edilme çabaları.
Hani başta çok çarpık ve çapraşık bir dönemden geçiyoruz dedik ya!
Bu tür konuların “vak’ayi adiyeden” sayıldığını da hesaba katarsak, günlük güneşlik bir ülkede yaşadığımızı unutmak ve hala muhalefet yapmak ayıbın dik alası oluyor.
xx
30 Martta yerel seçimler için sandık başına gideceğiz.
Hangi partiye oy vereceksek verelim, tüm partiler oy vereceğimiz adayı Ankara’dan belirleyip, “işte buna oy vereceksiniz” diye dayatmadı mı?
Aslında seçmenin, adayın adına bakmadan, bir partinin logosuna mühür bastığını herkes biliyor da ben yine anımsatayım dedim.
Seçilmişe oy veren benim necip seçmenim, oy verdiği aday kazanınca da “ben seçtim” diye kasım kasım kasılmayacak mı?
Etmeyin, eylemeyin diyeceğim ama siz yine de beşer kilo pirincinizi, şekerinizi, yağınızı, soğanınızı, patatesinizi, 500 kilo kömürünüzü, süt paranızı, çocuk yardımınızı, tabletinizi güle oynaya alın, keyfinize bakın.
Seçimde barajmış, eğitimmiş, sosyal güvenlikmiş, yağmaymış, talanmış, rüşvetmiş, yolsuzlukmuş kafanıza takmayın.
Baksanıza, şubat ayındayız, ortalık günlük güneşlik.
Ankara, bizim yerimize her şeyi düşünüyor ve hallediyor nasıl olsa…
Siz keyfinizi bozmayın.
|