Geçtiğimiz hafta sonu Cuma ve cumartesi günlerini Kilis’te geçirdim.
2012 yılında yitirdiğimiz annemin mezarını yaptırmak için bir dostla, bu tür işleri yapan mermerciye gittik.
Mermerci ustayı alıp mezarlığa geldik.
Cuma günü olduğundan, mezarlık kalabalıktı.
Herkes mezar ziyaretine gelmişti.
Çevrede bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturan çocuklar vardı.
Çocuktur, oyun oynuyorlardır diye düşündü ama kısa sürede bunların oyun oynayan çocuklar olmadığını anladım.
Bizim aile mezarlığımıza girdik, mezarı yapacak usta ölçü alırken 4 – 5 yaşlarında temiz yüzlü 5 – 6 çocuk koşarak yanımıza geldi ve mezarları göstererek “rahmet, rahmet” diye bize ellerini uzattılar.
Türkçe bilmiyorlardı.
Suriyeli sığınmacıların çocuklarıymış.
Mezarı yapacak olan usta sinirlenerek çocukları kovaladı ve “bunlar hep böyle yapıyorlar” diye açıklamada bulundu.
İşi gereği mezarlığa sık geldiğinden bu tür durumlara sık sık tanık oluyordu.
İçim sızladı.
Yurdundan yuvasından kopan bu insanların yoksulları, çocuklarını dilendiriyorlardı.
Mezarlıktan ayrılıp Kilis merkezine girdiğimde daha da şaşırdım.
Cadde ve sokaklarda park etmiş ya da hareket halinde 10 araçtan sekizi Suriye plakalıydı.
Hem de çoğu lüks arabalardı.
Suriyeli sığınmacılar kalabalık olan her yerde tezgah kurmuş bir şeyler satıyorlardı.
Birçok Suriyeli iş yeri açmış.
Tatlıcısı, lokantacısı, kebapçısı, terzisi, her meslekten dükkan açan Suriyeli sığınmacı var.
Kilis’te bir çok dükkan da tabelasını Arapça yazdırmıştı.
Bir arkadaşımın dükkanına uğradık, bize çay söyledi, çayı getiren genç Suriyeliydi.
Arkadaş o çocuğu tanıyormuş, Suriye’de makine mühendisliğinde okuyormuş, ailesiyle kaçıp Kilis’e gelmişler, delikanlı bir çayhanede garsonluk yapmaya başlamış. İki gün sonra da düğünü varmış, evlenecekmiş.
Sonuç olarak çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği o şirin memleketim, bir Arap kenti olup çıkmış.
Yaklaşık 100 bin kişinin yaşadığı ve bir o kadar da sığınmacı barındıran, sınırında silah ve bomba seslerinin eksik olmadığı Kilis, parlamaya hazır bomba gibi.
Kilisli bu durumdan hoşnut değil ama yapacağı bir şey yok.
Gerçi aynı durum, aynı görüntüler Gaziantep’te de büyük ölçüde var.
Hatay, Şanlıurfa gibi sınır kentleri de aynı karmaşa içinde.
Suriye konusunda Ankara’nın izlediği politikanın yanlış olduğunu herkes biliyor.
Bir de Ankara anlayabilse…
|