Sap samana, toz dumana karışmışken biz seçime doğru koştura koştura gidiyoruz.
Seçim sonrası sanki her şey düzelecekmiş gibi.
Seçim öncesi önce yerelden sonra genelden girelim;
“Muhteşem bir tarihi hazine, Karkamış antik kenti bir an önce gün yüzüne çıkarılmalıdır.”
Kim söylüyor bunu?
12 yıldan bu yana Gaziantep milletvekili, düne kadar bakan, bugün anakent belediye başkan adayı Fatma Şahin söylüyor.
A Fatma Bacım, siz 11 yıldır iktidarda değil miydiniz?
Karkamış’ın antik bir bölge olduğu bu gün mü aklınıza geldi diye sormazlar mı adama?
Neyse, geçelim bunları.
Tahliyeler başladı.
Kime?
Milyonlarca doları ayakkabı kutularında, evlerindeki kasalarda saklayanlara.
Gerekçe; Kaçma ihtimalleri yok, delilleri karartma durumları yok, sabit adresleri belli.
Tahliye…
Başbakan da zaten, “benim beklentim de bu yöndeydi” demiyor mu?
“Ailelerin yıpratılması için bunu nasıl yaparsınız?” diye sormuyor mu?
Geçmişi ve konumu belli olan, eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, gazeteciler Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım, Hikmet Çiçek ve bunlarla birlikte hapis yatanların, kaçma durumu var mıydı?
Varsa delilleri karartma durumu var mıydı?
Sabit adresleri belli değil miydi?
x
“Bu CEHAPE’nin müdürü Anayasa suçu işliyor. MEHAPE ile kol kola girmişler, bize tezgah hazırlıyorlar” diye kükreyen uzun adama, CHP Genel Başkanı “başçalan” MHP Genel Başkanı da “o zaten hırsız” diyor.
Halkın bir kısmı, “her yer rüşvet, her yer hırsızlık” diye bağırırken, bir kısmı da “Reeeceeep Taayyipp Erdoğan” diye bağırtılııyor.
Bu arada dünya yolsuzluk algısında Türkiye kötü sırada.
Bunu söyleyen de Maliyenin başındaki bakan.
Tam bunlar yaşanırken İstanbul Eyüp’te, bir kılıç kuşanma ve “padişahım çok yaşa” töreni düzenleniyor.
Gaziantep Mavikent denen bir semtte de 16 martta anahtar teslimi daireler dağıtılacağı ilan ediliyor.
Yani seçimden 14 gün öncesi daire anahtarları dağıtılacak.
x
Düne kadar kardeş olanların, düşman kardeşler durumuna dönüp, ilişkilerinin kıyasıya bir kavgaya dönüşmesi her şeyi gün yüzüne çıkarmıyor mu?
Buradan çıkan sonuç;
Bir – Biz bağımsız değiliz.
İki – Bağlı bulunduğumuz odakların sözünden çıkarsak, sıkıntılar yaşarız.
Üç – Bizim cennet ülkemiz işgal edilinceye kadar kör – topal yürümeyi sürdürmek zorundayız.
Va mı itirazi olan?...
Son soru;
Yahu biz nerede hata yaptık?
Aloo Fatih, sen ne diyosun bu işlere?...
|