Akıl tutulması yaşıyoruz.
Haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa, hırsızlığa karşı çıkmadıkça, bu akıl tutulmasından kurtulamayız.
Toplum,başını öne eğerek, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışıyla bu akıl tutulmasından hiç kurtulamaz, daha da akılsızlığın batağına batar.
İktidarın yanlışını söylemekle ayağına basan herkesin, vatan hainliği ile suçlandığı bir dönemden geçiyoruz.
15 gün sonra yerel seçimler yapılacak.
Seçim ve sandık güvenliği sağlanmadıkça, ayda bir seçim yapsanız laf –ı güzaf.
Çocuk yaşta birinin, kimin tarafından öldürüldüğü araştırılmadan, cenazeye katılan kalabalığa “nekrofili” (ölü sevici) diyebilen adam kılığındaki canlı, düne kadar bu ülkeyi yöneten bakanlardan biriydi.
Bakar mısınız? Berkin’in ölümüyle ülkede sanki bir iç savaş yaşanıyor ve bu yaşanan iç savaşın adını da “müdahale” koyuyorlar.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, Amerika’da eylemler yapılıyor, oralarda “müdahale” yok.
Yetkililer, sorumlular, Berkin’in ailesinden, Türkiye’den özür dilemeliyken, polise emirler yağdırarak “müdahale” edilmesini istiyorlar.
İnsanlık ve vicdan susmuş.
Böyle hassas bir dönemde, polise “müdahale” emri verenler huzur bozuculardır, yeteneksiz yöneticilerdir, ortamın daha da gerilmesini isteyenlerdir, huzurun bozulmasıyla çirkin politikalarını sürdürme sevdalılarıdır.
x
Çeşitli provokasyonlardan beslenenlerin, artık şapkalarını önlerine koyarak düşünme zamanı gelmiştir ve geçiyor.
Suçlular korundukça, suçlar cezasız kaldıkça bu düzen böyle gidecektir.
Şu işe bakın;
Ülkenin yarısı bir çocuk ölümüyle sokaklara dökülmüş, yukardan bir başsağlığı dileğinde bulunan yok.
Başbakan, Siirt’te davul – zurna, türkü – şarkı seçim nutku atıyor.
Varsa yoksa yalan, sataşma, kara çalma, bezirganlık.
15 yaşındaki Berkin Elvan, 269 gün uyudu, herkes uyuyordu, 269. gün öldü ama herkesi uyandırdı.
Bu uyanıklık da birilerinin işine gelmedi.
Uyananlar için, polise “müdahale” komutu verilmeye başlandı.
Nereye ve ne zamana kadar.
Başta, bu cennet ülkeyi yönetenlerin akıl tutulmasından kurtulmasına kadar…
|