1946 yılında çok partili parlamenter demokratik sisteme geçtikten sonra, ilk genel seçim 1950 yılında yapıldı.
Derken “çoğunluk sistemi” diye bir seçim sistemi icat edildi.
Demokrat Parti, bu çoğunluk sistemi ile 1960 yılına kadar gelip sonunu hazırladı.
Neydi çoğunluk sistemi?
Bir ilde en çok oyu alan partinin tüm milletvekillerinin o başarılı(!) partiye yazılması gibi çarpık bir sistemdi.
10 yıl sürdü ve sonunda hala unutulamayan acılar yaşandı…
X
Günümüze gelirsek;
Şimdilerde de “dar bölge”, “daraltılmış bölge” gibi yine bazı seçim sistemleri gündeme sokuşturuldu.
Böyle kafa karıştırmaların amacı belli ama benim necip halkım hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti unutmaz.
Unutursa zaten her türlü sistemi hak etmiş demektir.
Dar bölge seçim sistemi nedir?
Cennet ülkemizin 81 ili var.
Türkiye’yi 550 parçaya bölecekler.
Her parçadan bir milletvekili çıkacak.
Hangi parti, hangi bölgede en çok oyu aldıysa, o bölgenin milletvekilini o parti çıkarmış sayılacak.
Sistem bu.
İngiliz modeliymiş.
Hani kapitalizm tarif edilirken “ böl – parçala – küçült - yönet” diye anlatılır ya.
Hah işte o hesap.
İktidarı elinden bırakmak istemeyen anlayış, her türlü sistemi dener.
“Dar bölge” der kafalarda bir soru işaretinin doğmasını sağlar.
Ardından “daraltılmış bölge” diye insanların kafasını karıştırmayı dener.
Ve halka da “demokratik parlamenter sitem” diye yutturulmaya çalışılır.
Avrupa yutmazmış, bize ne.
Amerika yutmazmış, ona n’oluyor?
“Eeyy Avrupa, eeeyy Amerika” diye bir nutuk patlatırız, tabanımızı da rahatlatırız.
Hani hep elini masaya vurandan, bağırandan, çağırandan, van minütten yana bir toplumuz ya.
Seçim sistemimiz dar bölge olmuş, daraltılmış bölge olmuş kimi ilgilendirir?
Bizi bile ilgilendirmedikten sonra…
|