İşin doğrusu bu özerklik konusu uzun süredir ülkenin gündeminde…
Belki son on yıldır bu konuyla oturup kalkıyoruz ama görünen o ki
Özellikle yerel seçimlerle birlikte konuyla ilgili tartışmalar daha bir hız kazandı…
Elbette biraz farkla…
Önceleri genel bir özerklik kavramı gündeme gelirken…
Son zamanlarda bunun biraz nasıl olabileceğine ilişkin ayrıntılar da yer alıyor…
Geçtiğimiz günlerde bu biraz Diyarbakır petrolleri üzerinden tartışılsa da…
Artık anlaşılıyor ki…
Bu iş adım adım gerçekleştirilmeye çalışılacak…
Elbette bunu zaman gösterecek de, burada önemli olan şey şu…
Hani paralel yapı ile mücadele falan deniyor ya…
Belki dikkatinizi çekmiştir…
Bugüne kadar yapılan sadece abesle iştigal, yani işin köşe başlarını tutan kesimi, onun ülkedeki yetkilileri asla gündeme gelmiyor…
Ama tüm bunların yanı sıra tek adamlığa giden süreç de adım adım gerçekleşiyor…
Bugün ülkemizde adına demokrasi diyebileceğimiz ve gücünü kuvvetler ayrılığından alan bir sistem bulunuyor mu?
Buna evet demek mümkün görünmüyor.
Ne görünüyor…
Kuvvetler birliği.
Hani vesayet falan deniyordu ya…
İşte şimdi tamamen yürütmenin vesayeti var…
Yasama ve yargı tamamen onun denetiminde…
Dünyada örneği var mı falan gibi bir soru da sormama gerek yok…
Çünkü başta ABD olmak üzere hiç bir başkanın böyle yasama ve yargı üzerinde bizim bu gün hükümetin olduğu gibi herhangi bir yetkisi bulunmuyor…
Düşünebiliyor musunuz?
Diyelim ki ABD başkanının eşinin iadesi alınacak…
Ve başkan eşini ifadeye göndermek yerine…
Hakimi görevinden alacak…
Olabilir mi demiyorum yer yerinden oynar…
Bu diğer ülkeler için de çok farklı değildir.
İşte bu özerkliğin yani, daha ilerisini söyleyelim federasyonun uygulanabilmesi için başkanlık sistemi gerekiyor…
Böyle olunca bizim başkanlık sistemimizin gelişmişülkelerde olduğu gibi kuvvetler ayrılığının oldukça katı biçimde uygulandığıbir başkanlığa doğru değil de, bazı az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yasama, yürütme ve yargının tek kişide toplandığı bir hale dönüşeceği de anlaşılıyor…
Yeni Osmanlı dedikleri de bir anlamda bu…
Hani belki olur ya merak edebilirsiniz diye söylüyorum…
Son günlerde bu özerklik tartışmalarının ortasında Diyarbakır petrollerinin yüzde 20’si bizim olmalı gibisinden çeşitli açıklamaları da izliyorsunuz ya…
Bunun kaynağı nedir diye aklınıza herhangi bir soru geliyor mu?
Ya da bu cesareti nereden aldıkları…
Türkiye 2003 tarihinde iki tane BM sözleşmesiyle ilgili yasayı meclisten geçiriyor…
Kamuoyunda ikiz sözleşmeler olarak da bilinen bu iki sözleşmenin başlangıç ve 1. bölümleri ortak, yani birbirinin aynı…
Biraz uzun olabileceği nedeniyle konuyla ilgili ilk iki maddeyi özetleyerek alıyorum…
“Madde 1–Bütün halklar kendi kaderini tayin hakkına sahiptir…”
“Madde 2-Bütün halklar doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerine kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir.”
Yorum size ait…
Ama şuna dikkat etmeniz gerekiyor…
Tek adamlığa doğru gidiş ve özerklik tartışmalarıat başı götürülüyor…
İlginç değil mi?
|