Evet, yine Soma…
Gaziantep’te oturup Soma’yı yazmak nasıl oluyorsa, yine Soma.
Akdeniz şeridinde tatil yapmaya çalışsan da yine Soma.
Kimse darılmasın, kimse gücenmesin yine Soma.
Kolay mı?
Resmi açıklamalara göre 301 maden işçisi, madenin derinliklerinde yaşamını yitirmiş.
Hem de göz göre göre.
Ülke hala Soma’da yaşanan acının etkisindeyken, bazı duyarsız politikacıların kızlarını evlendirmesi, nikah törenlerine üst düzey devlet adamlarının katılması kimsenin gözünden kaçmadı.
Görevinden çoktan istifa etmesi gerekenlerin, hangi yüzle televizyon camlarına çıkarak güya halka bilgi vermelerini bir türlü anlayamıyorum.
Hukukun, demokrasinin, devlet adamlığı tutarlılığının olduğu bir ülkede bir başbakan ve bakanları görevde kalabilirler mi?
Başta başbakan olmak üzere Enerji bakanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının ilk günden istifa etmeleri gerekmez miydi?
Bizde gerekmiyor.
Çünkü bizde devlet adamlığı değil, pişkinlik egemen.
Soma katliamında suçlu görülenlerin göz altılarını, tutuklanmalarını aldatıcı ve gaz alıcı atraksiyonlar olarak görüyorum.
Katliam merkezi olan Soma’da sıkıyönetim sürüyor.
İlçenin giriş çıkışları gözaltında.
Madende yaşamını yitirenler için Soma’ya giderek acıları paylaşmak isteyen duyarlı yurttaşlar Soma’ya sokulmuyor.
Ulusal yas nedeniyle 19 Mayıs törenlerinin iptal edilmesi de ayrı bir komedi.
Hele Anıtkabir’deki “usulen” yapılan törene Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların katılmaması, yalnız Spor bakanının ispat – vücut eylemesi içimi sızlattı.
Nedenini sorarsanız, Soma için yas tuttuklarını söyleyeceklerdir.
Soma’ya TOMA ile, gazla, plastik mermiyle, yüzlerce polisin dışında yüzlerce koruma ordusuyla gidebilenler, 19 Mayıs törenlerine katılmayarak Soma yası tutacaklar öyle mi?
Geçiniz efendiler geçiniz.
Bırakın da Soma’da aileler acılarını yaşasınlar.
Neredeyse onlara acılarını yaşama fırsatı vermeyeceksiniz.
Yandaş ve yalaka medyalarıyla olayı külleyerek kapatmaya çalıştıklarını göremiyor musunuz?
Başbakan Soma suçlusu olarak gazeteci Yılmaz Özdil İle Yazgülü Aldoğan’ı tespit etti ve patronlarına “bunları ne zaman kapıya koyacaksınız?” diye seslendi.
Son söz; Gerçekler, sonsuza kadar gizlenemez.
Er ya da geç her şey ortaya çıkacaktır…
|