Politikada ölçü kalmadı.
Güvenilirlik hak getire.
Yaşanan şu olaylara bakın;
Kömür ocağında facia, maden sahibi serbest.
Özelleştirme ve ardından gelen taşeron sistemini düzeltmek akıllara yeni geldi.
Polis kurşunuyla ölümler ve böyle ölümlere, kırk dereden su getirerek kılıf aramalar.
Bu tür olaylarla gündem değiştirip rüşveti, yolsuzluğu, arsızlıkla unutturma çabaları…
“Neymiş? Berkin Elvan’ı anacaklarmış. Ölmüştür, geçmiştir.
Polis eli kolu bağlı mı duracak? nasıl sabrediyor anlamıyorum.”
Başbakana göre herkes terörist, herkes darbeci, herkes hain ve ihanet içinde, herkes cebinde patlayıcılarla dolaşıyor.
Baksanıza, Soma’da kömür madeninde ölü sayısı bile savcının raporuna “sehven” 307 olarak geçivermiş, bakan 301 diyor.
Yani ölü sayısında bile kesinlik yok, “sehven” var.
Kurum kurum, örgüt örgüt, sendika sendika ayrı ayrı protestolar iktidarın gerginlik politikasını besliyor.
Oysa birlik olarak yapılacak protesto yerli yerine oturacak.
Böyle yapıldıkça parça parça bölünüp bitmemiz uzun sürmez.
Kurşun sıkılan ibadethanede, cemevinde iki kişi birbirine sarılmış ağlıyor.
Biri İmam Ebu Hanifi öteki Cafer Sadık.
İnanmayan İslam Tarihini açıp okusun.
Diyarbakır’da, çocukları PKK tarafından dağa kaçırılan üç annenin eylemi sürüyor ama muhalefet partileri de dahil kimsenin dikkatini çekmiyor.
Görüntüler net.
İcraat açık seçik.
İnanmak istemeyen inanmasın.
Görmek istemeyen görmesin.
Çünkü inananlara, görenlere “münafık” olarak bakılıyor.
Yani şeytan Allah ile aldatmayı sürdürüyor.
Benim de değerlerim çürüyor…
|