Eskiden, duyduğumuza değil gördüğümüze inanırdık.
Şimdilerde gördüğümüze de inanamıyoruz.
İnanmak için kendimizi zorluyoruz ama olmuyor, inanamıyoruz.
Örneğin; herkes cumhurbaşkanı seçimine kilitlenmiş.
Beni ırgalamıyor.
Nasıl olsa biri cumhurbaşkanı seçilecek.
Şu anda ne iktidar partisinin adayı belli ne de muhalefet partilerinin göstereceği adaylar belli.
Ancak muhalefet partileri ayrı ayrı adaylar gösterirlerse, Çankaya’ya kimin çıkacağı gün gibi ortada.
Bu işe, başkanını seçecek olan cumhur nasıl bakıyor derseniz, işte o belli değil.
Benim kilitlendiğim noktalar farklı;
Örnek vermek gerekirse ben Soma’ya kilitleniyorum.
Maden kapatılmışken, maden işçilerinin telefonlarına gelen “hemen işe başlayın yoksa çıkışınızı vereceğiz” mesajlarına kilitleniyorum.
Marmara ve Ege bölgelerinde yaşanan depreme kilitleniyorum.
Diyarbakır, Bingöl, Şemdinli, Şırnak, Cizre yollarına, daha doğrusu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yollarında yaşanan gerginliklere kilitleniyorum.
Diyarbakır Belediyesinin önünde haftalardır oturarak eylem yapan, çocukları PKK tarafından dağa kaçırılmış annelerin durumuna kilitleniyorum.
İstanbul Okmeydanı’nda yaşananlara kilitleniyorum.
HES direnişlerine kilitleniyorum.
Başbakanın, ilkin Almanya’ya, Almanya’da Avrupa’daki tüm ülkelere çekidüzen verme çabasına, ardından Yalova ve Ağrı mitinglerindeki konuşmalarına kilitleniyorum.
Hatay’da, Kils’te, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da ve bu illerin ilçelerinde barındırmaya çalıştığımız Suriyeli sığınmacılara kilitleniyorum.
Gaziantep’in nüfusu 300 bin iken yapılan alt yapısının, nüfus 2 milyona yaklaştığında aynı olmasına kilitleniyorum.
Ağustos ayında yeni cumhurbaşkanı seçilecekmiş…
Umurumda bile değil.
Yurttaşlık görevime olan bağlılığım olmasa, oy vermeye bile gitmem.
Şimdilerde hal böyle böyle…
Yaşadığımız sıcak günlerin daha da ısınacağını görmezden gelebilir miyiz?
Allah bizi ıslah etsin…
|