Başbakan, dağa kaçırılan çocukların kurtarılması işini BDP ve HDP’ye havale etti.
Bu dağa kaçırılan çocuklarla ilgili çeşitli söylentiler var.
Bu konuda CHP’den ses soluk yok.
MHP’den ses soluk yok.
Başbakan hala ölçüsüz bir biçimde konuşmalarını sürdürüyor.
“Eskiden kaçırılan çocukları alıp gelmişlerdi, bunları da bulsunlar, getirsinler” gibi sözler söylüyor.
İktidar, ömür boyu hapse mahkum terör örgütü lideriyle eşgüdüm içinde, şimdilik ve güya müzakere sürdürürken, Doğu’da yol kesmeler sürüyor.
Ülke nüfusunun % 25 inin yaşadığı, ülke ekonomisinin % 70 inin döndüğü İstanbul’da her gün gerginlikler, çatışmalar yaşanıyor.
Herkesi, her kesimi karşı karşıya getirmeye çalışılan çirkin ve tehlikeli bir politika izleniyor.
Çözüm süreci denen ve nemenem olduğu hala anlaşılamayan bir sürecin nereye vardığı herkesin gözleri önünde ama kimse görmek istemiyor.
Her muhalife ajan, provokatör, hain, hem de vatan haini, örgütçü, darbeci, suikastçı diye bakılıyor.
Ağustos ayında cumhurbaşkanı seçimi yapılacak, ne iktidardan ne de muhalefet partilerinden açık açık “adayım” diye çıkan bir babayiğit devlet adamı yok.
Herkes ayrı ayrı hesaplar içinde.
Her parti pusuya yatmış bir partinin adayını açıklamasını bekliyor.
Oysa seçilecek makam partiler üstü, birleştirici, bütünleştirici, herkesi kucaklayıcı birinin olması gereken bir makam.
Madenci ölümlerini, taşeron yasasını sormayın.
Değişen ya da değişecek bir şey yok.
Ölen madencilerin ailelerine ölüm aylığı bağlamakla sıkıntının çözülebileceği sanılıyor.
Sütaş’ın sahibi, patronlar kulübü TÜSİAD’ın başkanı neden istifa etti, Sütaş işçilerini kimler kışkırttı diye araştıran, soruşturan bir gazeteci var mı?
Suriye’de yapılan seçimler için, bu ülkeye giden dünya gözlemcileri, yapılan seçimin meşru olduğunu dünyaya duyurdular. Esat yeniden başkan seçildi.
Bizimkilerin, Cuma namazını Şam’d a Emevi Camiinde kılmayı düşünmek gibi “gülünç ve saçma” bir söylemi vardı.
Sınıfta kaldılar.
Suriyeli sığınmacıların yerleştirildiği güney kentlerimizin çektiği sıkıntıya aldırış eden yok.
Şimdi de bir “af” konusu gündeme getirildi.
Gelecek aftan kimlerin yararlanacağına dikkat edin.
Ya da boş verin yahu.
Hala alışamadınız mı?
Gelin hep birlikte bir şarkı ile avunalım; “bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç…”
|