Ekonomik kriz tüm dünya ülkelerini etkilerken, ülkemizin yöneticileri tarafından teğet geçeceği söylenmesine rağmen ülkemizi etkisi altına almaya başladı.
Krizle birlikte işyerleri kapanmaya, bir kısmı da ayakta kalabilmek uğruna, çalışan sayısını azaltmaya bile başlamışlardır.
Ülkemizin çok eski, köklü geçmişe sahip tekstil sektörünün önde gelen şirketlerini bile kriz etkisi altına almış onlar bile işçi sayısında azaltmaya gitmiştir.
Ardından da bunu…
Başta bankalar…
Otomobil sektörü ve medya izlemeye başlamıştır.
Burada sadece son günlerde yaşanan ekonomik krizin etkilerinin olduğunu söylemek mümkün değildir.
Yıllardır uygulanan ekonomik politikayla, ekonomimiz derinliğini kaybetmiş, zayıflatılmış ve dayanıksız hale düşürülmüştü.
Yaşanan kriz ve birçok ülkenin aldığı önlemler, bir şeyi tekrar tekrar bize hatırlatmaktadır.
O da…
Devletin…
Yani kamunun, bu ülkelerde hala çok güçlü olduğu ve batma tehlikesi altındaki şirketlere, bankalara anında destek vererek batmalarını engellediğiydi.
Ancak son yirmi beş yılda yasadıklarımız ve ülkemizde bu süre içinde uygulanan ekonomik politikalar ne yazık ki, kamu ekonomisinin güçlendirilmesini değil…
Özellikle küçültülmesini amaçlamaktaydı.
Ama gelinen noktada deniz bitti.
Bu gün kurtaracak bir devlet ekonomisi ne yazık ki bulunmamaktadır.
Ülkemiz ekonomisini özellikle küçültmek ve yok etmek amacıyla yıllarca iki yöntem izlendi.
Bunlardan birincisi düşük kur yüksek faiz politikasıydı ki, bunu birçok ekonomi uzmanı çıktıkları her programda, ya da yazdıkları her yazıda enine boyuna anlattılar.
Bu yolla amaçlanan, herkesinde anlayacağı gibi…
Döviz kuru özellikle düşük tutularak.
Dışarıdan gelen ithal malların, ülkemizde üretilen mallara göre çok daha ucuz olarak satılmasını sağlamaktı.
Yani ülke ekonomisini zayıf düşürmenin en akla gelen yolarından biri, dövizi düşük tutarak ithal malların yerli üretime göre daha düşük fiyatlarla gelmesini sağlamaktır.
Ancak bu uygulama
Benzer birçok adımla da desteklenince ister istemez ortaya ülke ekonomisinin tasfiyesi gibi bir sonuç çıkmaktadır.
O da şudur…
Hani son zamanlarda özellikle de üst üste de olunca şikâyet etmeye başladığımız…
Yüksek doğalgaz, elektrik ve petrol fiyatları...
Hatta
Bu tür ürünlere fazlasıyla yüklenen yüksek vergi gibi uygulamalar da işte bu düşük kurun tamamlayıcısı niteliğindedir.
Aslında amacı da şudur.
Gerek sanayi, gerekse tarım üretiminde en önemli girdi olan enerjinin fiyatını çok yüksek tutarak… Ardından köprü.
Otoyol ve vergi oranları yükseltilerek yabancı ürünler yararına yerli ürünlere bir anlamda iç gümrük uygulanmaktadır. Yani bu şekilde Yerli üretim, emperyalizmin isteği dahilinde bilerek ve istenilerek yani taammüden öldürülmektedir. Bilmem anlatabildim mi?
|