ABD’nin bir zaman önceki Dış İşleri Bakanı Conzalisa Rays, “Ortadoğu’nun haritasını yeniden çiziyoruz” demişti.
Yılların dost ve müttefiki bir ülkenin bakanı olduğu için dikkate almadık, “bize bir şey olmaz” sularında yüzdük.
Bu sınır çizme uğruna Ortadoğu’nun tüm İslam ülkeleri kan gölüne döndürüldü.
Amerika’nın Irak’a demokrasi(!) getirme girişimine seyirci kaldık.
Hatta Irak’a savaşmaya gelen Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için duacı bile olduk.
Uzunca bir süredir, Türkiye için gelişen tüm olayların ardından tekrarlanan bir söz var; “kimse gücümüzü test etmeye kalkmasın…”
Türkiye’nin dış politikasını bu hale getiren Dış İşleri Bakanının sözü bu.
Hem de defalarca tekrarladığı bir söz.
Suriye’nin Kuzeyi ve Kuzey Irak işgal altında.
Bizim Doğumuz, Güneydoğu’muz ise diken üstünde.
Amerika’nın demokrasi getirdiği Irak harap.
Bu kez de dindaş IŞİD girdi.
Ha Amerika ha IŞİD.
Ne farkı var?
Üstelik Müslüman geçinen IŞİD, Amerika’dan daha gaddar.
3 – 5 bin terörist kafa keserek, adam öldürerek, yakarak, yıkarak Irak’a düzen çekmeye çalışıyor.
Bu arada Türk toprakları olan konsolosluğumuza girerek, içerdekileri tutsak alan, Türk tır şoförlerini elinde tutan teröristler için, bizde bol bol laf salatası yapılıyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de olayı “sert bir biçimde” kınamakla yetiniyor.
Bu adamları kimler besledi? Kimler silahlandırdı?
Irak’ta idama mahkum olan Haşimi’yi kim bağrına bastı?
O Haşimi şimdi nerede?
IŞİD Bağdat’ın kapısına dayanmış, bizim başbakan yardımcımız, “müjdeli haber bekliyoruz” diye halkı oyalıyor.
Şimdi sormak gerek; Türkiye kimden yana?
Suriye’den mi? İran’dan mı? Irak’tan mı? ABD’den mi? Barzani’den mi? Maliki’den mi?
Komşularla sıfır sorun politikasında gelinen nokta bu.
Ortadoğu pislik ve vahşet politikasında yüzüyor, bizim Dış İşleri Bakanımız, “Irak’ta kaos varmış gibi yansıtılıyor” diyor.
Bildiği bir şey var da mı böyle konuşuyor diye düşünmeden edemiyoruz.
Estağfurullah sayın bakan, ne kaosu?
Irak’ta hava günlük güneşlik ve dünya da öyle gördüğü için ses çıkarmıyor ama bizim dış politikamıza da gülmeden edemiyor.
Bu yazımı yazdığım saate kadar, tutsakları kurtarmak için çalışmalar yapmak yerine ağzı olan konuşuyordu.
Hele başbakan, sanki hiçbir olay yokmuş gibi seçim gezileri yapıyor ve neredeyse “o ce ha pe var ya ce ha pe, o mha pe var ya mha pe, bu IŞİD’in kurucuları arasındadırlar. Tutsak edilen yurttaşlarımızı getirmezlerse bizim B planımız, C planımız olduğunu bile bilmiyorlar” diyebilecek noktaya adım adım geliyordu.
Siz artık konuşmayı bırakın da tutsaklarımızı kurtarma çalışmalarına dönün.
Zira bizim cennet ülkemizin de içinde bulunduğu Ortadoğu, ortaçağ karanlığına doğru hızla koşuyor…
|