Her tür gerginlikten beslenenler, gerginlik üstüne gerginlik yaratıyor.
Bu gerginlik dediğimiz herze, gide gide şiddete dönüşüyor.
Dönüşüyor da ne oluyor?
Birbirini tanımayan insanlar, birbirine düşman oluyorlar.
Gelinen şu hale bakın; Gaziantep’te bir cinayet işlendi.
Bir Suriyeli sığınmacı, ev sahibini öldürdü.
Gerginlikten beslenenlerin, bu olayın ardından ürettikleri senaryolar daha da can acıtıcı.
“Ev sahibi, Suriyeli sığınmacının eşine sarkıntılık etmiş…”
“Kiracı, kirayı ödemek istememiş...”
“Ev sahibi, çıkın demiş, çıkmamışlar…”
Daha değişik başka bir iddia; “Binayı kiralayıp, soydaşlarına oda oda pazarlayan Suriyeli çıkarcılar var…”
Hangisine inanalım.
Hepsi fasafiso – mu?
Hele hele Suriyeli sığınmacılardan birilerinin içme suyuna zehir atma haberi tam bir fiyasko.
Hani gerginlikten beslenen egemen güçler var dedik ya!
“Etmeyin, eylemeyin” desek, “otur oturduğun yerde” diyen güçler.
Gaziantep’te başlayan provakatif olaylar Kilis’e, Hatay’a, İskenderun’a yansımış, kimin, kimlerin umurunda?
Göreve yeni başlamış gencecik teğmen şehit ediliyor, kimin, kimlerin umurunda?
49 Türk yurttaşı, hala kafa kesen teröristlerin elindeymiş, kimin, kimlerin umurunda?
Benim necip halkım sandığa gitti, Cumhurbaşkanını seçti, ortalık günlük güneşlik, biz hala karamsarlıklarla boğuşuyoruz, kimin, kimlerin umurunda?
Güney sınırımız tuzla buz olmuş, giren çıkan belli değil, kimin, kimlerin umurunda?
Şimdilerde biz Çankaya’ya oturup, dünyayı yönetme sevdasındayız ama dünyanın umurunda bile değil.
Eeee, bazı can alıcı olaylar senin umurunda olmazsa, sen de dünyanın umurunda olmazsın kardeşim.
Bu dünya etme bulma dünyası değil mi?...
Gerginliklerden beslenme varken, kim kimi umursuyor ki…
|