Şimdi biz içinde bulunduğumuz ekonomik krizin tüm faturasını rahip denilen ABD görevlisinin geri verilmemesine bağlıyoruz ya…
Sahi gerçekten öyle mi?
Tamam, bir yere kadar bazı şeyler kabul edilebilir…
Hatta son zamanlarda ABD’den daha çok İran ve Rusya ile yakınlaşmamız, S 400 füzeleri almamız bunda çok önemli bir etken de olabilir…
Ancak 16 yıldır…
Tüm toplumun uyarısına rağmen…
Ülkeye döviz getirecek tüm işletmelerin, sanayinin, tarımın yok pahasına elden çıkarılıp…
Memleketi sadece dışarıdan gelen borç paralarla yönetip de…
Ülkemizde bir tane bile üretime yönelik bir adım atmayıp…
İşini sadece…
Yol…
Köprü…
Havaalanı yapmak olarak gören bir anlayışın varacağı yer neresi olabilirdi ki…
Kaldı ki…
Bu geçmediğimiz yollar, uçmadığımız havaalanları, gitmediğimiz hastanelerde de 40 kusur yıllık bir borçlanma söz konusu olup…
Ödemelerin dolarla yapıldığını da unutmamak gerekiyor.
Diyeceksiniz tamam da ama biz ABD ile ekonomik bir savaş yaşıyoruz bunun hiç mi etkisi yok?
Elbette çok az da olsa olabilir ama…
Şöyle bir düşünün…
Biz ABD ile ekonomik savaş adına ne yapıyoruz?
Bazı vatandaşların dolar yakıp…
Telefonlarını kırması dışında ne yapılabildi?
Doğrusunu isterseniz hiçbir şey…
Zaten birilerinin bir şeyler yapmak gibi bir düşüncesi de yok.
Bugün ülkemizin pek çok yerinde altın madenlerini kim çıkarıyor dersiniz, ABD değil mi?
Ya büyük Atatürk’ün mirası olan AOÇ’nin en güzel yeri elçilik için kime verildi sanıyorsunuz?
Bakın bunları söylerken…
İncirlik üssünden…
Kürecik’te kurulan radardan hiç bahsetmiyorum…
Hatta
Her şeye rağmen Suriye’ye karşı ABD ile işbirliğine devam edip ÖSO militanlarının maaşlarının Türkiye tarafından ödendiğinden de…
Ancak yaptırım demişken sadece ABD’nin devlet olarak yaptığı bir takım göstermelik şeyler aklınıza gelmesin…
Bugün
Ülkemizde yabancılara sattığınız her şirket o ülkelerin elinde bize karşı bir yaptırım üssü olabilir mi?
Pekala olabilir.
Örneğin bazı haberlerde de okuduğumuz gibi ülkemizde bulunan özelleştirmiş olduğunuz rafinerilerin sırf ABD istediği için yine yaptırım uygulanmak istenilen bir ülkeden petrol alımını çok çok azaltıp…
Ülkenin bırakın halkını…
TSK’yı bile akaryakıtsız bırakabilir mi?
Ya yabancılara sattığımız diğer enerji şirketleri yine kışın ortasında veya yazın ya da her an aldıkları bir talimatla ülkeyi elektriksiz…
Susuz…
Gıdasız…
Hatta samansız bile bırakabilirler mi?
Demem o ki…
İşin sırrı ekonomik bağımsızlıkta yatmaktadır.
O varsa siyasi tavır koyup mücadele edebilirsiniz…
Ama yoksa…
Üstelik haberleşmeden, enerjiye yer altı üstü her ne varsa hepsini de yabancılara satmışsanız…
Ekonomik savaşı falan boş verin…
Ciddi anlamda kınamanız bile mümkün olamaz…
Yani uzun sözün kısası…
Ekonomide ulusal bağımsızlığı savunmayan…
Siyasette bağımsız tavır alamaz…
Bilmem anlatabildim mi?
|