Değerli okurlarımız,
Sanatın toplumlar için ne kadar önemli olduğunu ve bir toplumun sanatı ile değerlendirildiği zaman içerisinde yaşayan insanların da bir o kadar değerli oldugunu anlıyoruz.
Geçtiğimiz yüzyıla bakacak olursak; hepimiz biliriz Mikelanjelo'nun Florensa'yı Roma'yı süsleyen heykellerini, Leonardo'yu, Mimar Sinan'ın Suüeymaniye Camii, Selimiye Camii gibi muhteşem eserlerini, Ayasofya'yı veya Rusya'nın her yerinin sanatla işlenmiş olmasının yanısıra, o metrolarındaki muhteşem duvar ve tavan eserlerini ve daha sayılabilecek bir sürü sanat dolu ülkeleri.
Sanat bir toplumun varlığını sürdürebilmesinde etkili olan can damarlarından birisidir. Sanatı olmayan toplumlar dağılmaya, unutulmaya mahkumdurlar. Toplumların sanata verdikleri değerler, bireylerine verdikleri değerle eşdeğerdedir. Sanatla içiçe yaşayan toplumlardaki bireylerin mutluluğu ile sanatsız kalmış toplumların kargaşası tartışılmazdır.
Sanat, genel olarak ikiye ayrılır; zanaat diye tabir ettiğimiz endüstriyel sanatlar ve güzel sanatlar.
İnsanların maddeye dayalı gereksinimlerini karşılamak için yapılan; öğrenim ile birlikte beceri, deneyim ve ustalıkla yapılan işlere zanaat denir. Kuyumculuk, dokumacılık, halıcılık, kunduracılık, terzilik birer zanaattir.
Edebiyat, resim, müzik, heykelcilik, mimarlık, opera, bale, tiyatro gibi insanlarda hayranlık ve coşku uyandıran sanatlar ise güzel sanatlar olarak adlandırılır.
Günümüz sanatları kendi içersinde adlandırırsak; süsleme, minyatür, duvar resmi, hat ve ebru yüzey sanatlar olarak adlandırılır. Heykel, kabartma, seramik hacim sanatları olarak adlandırılır. Roman, hikaye ve şiir dil sanatları, bale, dans, pandomim eylem sanatları, müzik ses sanatları, tiyatro ve opera dramatik sanatlar olarak adlandırılır.
Bu arada sinemayı da sanatın içerisine koymazsak olmaz. Sinema da görsel sanatlarda vazgeçilmez yerini alarak edebiyat gibi kalıcılığını sürdürerek; günümüzde haklı yerini korumaktadır.
Sanatta edebiyatın yeri nedir dersek; edebiyat, sinemadan, baleden, resimden, müzikten çok daha fazla malzeme sunar bize. İlişkilerimizi güçlendirir, şekle sokar, estetize eder.
Edebiyatın önemli bir özelliği vardır. Onda hiçbir şey, içinden bir yeni, hem de aynı tarzın bir yenisi olmadan yıkılmaz. Onda bu sayede edebî bir hayat vardır. O aynı zamanda ihtiyar, hem olgun, hem genç, hem de bir çocuktur. Yıkılma veya unutulma sırasında hepsi değilse de çok şey elde kaldığı için onunla boy ölçüşecek başka bir sanat yoktur.
Edebiyat; bu dünyada yaşayanların, başkalarının bilmediği bir çeşit mutluluk ve kendine yetme haline ulaşmalarının ayrıcalığını yaşatır.
Sizi biraz da o'ndan mutluluk alabilmeniz için "Sanat" a davet ediyorum.
Sevgiyle kalın,
Handan Çölaşan
|