Sevgili okurlarımız,
4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü vesilesiyle bu yazımı hayvanlarımız için yazdım.
Çocukluğumdan beri kendimde hissettiğim duygulardan biri resim yapma hevesim, diğeri de hayvanlara olan düşkünlüğümdür. Çoğumuzun yaptığı gibi; küçükken eve gizlice köpek alır, geceleri onlarla uyurdum. Farkedilince de evde neler olurdu neler. Onlarla olan maceralarım öyle çoktur ki, dostlarımla olan günlük konuşmalarımızda, aramızda; "cesi n'apiyo iyi mi, bıdığı banyo yaptıracaktın, yaptırdın mı" gibi konuşmalar geçer.
Bütün hayatım o çok sevdiğim hayvanlarla geçti. Teyzem arardı "size geleceğiz, evde misiniz" derdi, "evdeyiz, cesi(benim köpegim), bıdık(kardeşimin köpeği), raki(benim papağanım) oturuyoruz" derdim. Artık onlar öyle ailemizden olmuşlardı ki, hayatımızı birlikte yaşıyorduk. Onların maması, onların doktoru, günlük sokakta yürüme ihtiyaçları, kış geldi, üşümesinler, yazın camlar açıksa cereyanda kalmasınlar, aman onlara birşey olmasın diye gösterdiğimiz özen ve onları başlarına gelebilecek tehlikelerden koruma içgüdümüz tabi ki sevgimizden de kaynaklanıyordu. Onlar artık aramızda değil ve o zamanki mutluluğumuz da yok desem yalan olmaz. Şimdi yine bir ufak köpeğimiz var. Onunla avunup, ona bakıp, mutlu olmaya çalışıyoruz.
Bir hayvan sahibi olmak demek; ciddi bir sorumluluk almak demektir. Ama onların bize verdiği mutluluk, sevgi ve paylaşım duyguları öyle büyük ki, onlarla yaşadıktan sonra hayatı anlayıp, insanları daha iyi tanıyorsunuz.
Onlar hiçbir karşılık beklemeden sizi severler çünkü sevgide karşılık olmaz, bunu anlarsınız, her zaman sizi korurlar çünkü dostluk budur, her zaman yanınızda olmak isterler çünkü sevgi budur, ağlasanız teselli ederler, gülseniz eşlik ederler, çocuklarınıza paylaşmayı öğretirler, sorumluluk duygularını geliştirirler. Dünyaları sizin üzerinize kuruludur, hiçbir karşılık almaksızın, bir ömür boyu size olan bağlılıklariyle bizi mahcub ederler.
Doğada yaşayan hayvanlar bir şekilde dünyanın dengesi gereği başlarının çaresine bakmak zorundalar. Güçlü olanın dünyada kaldığı, hayatlarını ve nesillerini devam ettirecek olan canlıların içgüdülerini ve yaşantılarını belgesellerden izleyebiliyoruz.
Ancak; evlerimizde bizimle beraber yaşayan veya sokaklarımızda bizimle beraber yaşamasa da, doğamıza ve etrafımızdaki canlılara olan sorumluluklarımız gereği, bakmak ve korumakla yükümlü olduğumuz hayvanlar var.
Evlerimizdeki hayvanlara zaten bakıyoruz; ancak sokaktaki hayvanlara da bakmalı, onlara eziyet eden insanlarla mücadele etmeli, onların da bir ailesi veya arkadaşları veya belki de yeni doğum yapmış ve süt vermek, korumak zorunda olduğu minicik yavruları olan bir anne olduğunu bilmeliyiz.
Facebook gibi sosyal medya paylaşımlarında bulunan dostlarımız bilirler, yapılan paylaşımlarda da görüldüğü gibi, vahşi doğanın dışında olan doğadaki bütün canlılar birbirlerine yardım ederler, beslerler, birbirlerini severler. Kedi ile köpek çok iyi geçinirler, kuşlar denizdeki balıklarla yemeklerini paylaşırlar, bir hayvan ortada kalmış bır başka cins bir yavruyu alır besler. Bunları hep görüyoruz.
Onlar birbirine yardım ederken, birbirlerini korurken bize örnek oluyorlar aslında. Biz de sokaklarda yaşamak zorunda olan bu canlıları korumalı, onların o zor hayatlarını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmalı, onları kötülük yapabilecek insanlardan korumalı, bu tip derneklere, faaliyetlerinde maddi manevi yardımcı olmaya çalışmalıyız.
Hayvan sahipleri bilirler. Onlar yaşarken bizim en değerli varlıklarımızdan birisi, kaybettiğimizdeki acıları ise çok büyük. Varlıklarında bize verdikleri büyük mutluluk ama kaydettiğimizde içimizde kalan o derin acılar, anlatılır gibi değildir. Derin bir iç çekiştir bu, tarifsiz! Hiçbir günahı olmayan, tek derdi yanımızda olmak istemek olan bu canı yitirmek, bizim icçn gerçekten büyük bir acıdır.
Bir anne köpeğin, kanala düşen yavrularını çıkaran itfaiyeciye sarılışı, bir lokma yemek veren adama bakıp ağlayışı, bir kedinin yavrularını etraftaki zararlı olabilecek canlılardan korumak için oradan oraya taşıması, bize ne kadar çok görev düştüğünün ufacık örnekleridir.
Bu hayvan hakları gününde, eğer onunla hayatınızı paylaşabilme gücümüz varsa, onlardan birisine bir iyilik yapıp bir evlat edinelim. Yoksa sokaktaki ihtiyacı olanlara, yemek, su, sevgi versek de olur. İnanın ondan alacak olduğunuz sevgiyi tahmin bile edemezsiniz.
Kaybettiğimiz canımız veya canlarımız için gelin bu 4 Ekimde bir iyilik yapalım, bir hayvancağızı bir mama vererek veya su kabına su koyarak veya onu alıp evimize getirip ailemize katarak onu da kendimizi de sevindirelim.
|