Sevgili okurlarımız,
4 Nisan Sokak Hayvanları Günü olarak kutlanan özel günlerimizden biridir.
Evimize alamadığımız ama baktığımız, sevdiğimiz, kolladığımız, sokaklarda yatıp kalkan dostlarımız var ya; onların günü. Aslında her gün onların günü ama bu gün özellikle bizim bunun farkında olma günümüz dersek daha doğru irdelemiş oluruz bu özel günü.
"Sokaklarda yatıp kalkan" dedim. Sokaklarda yatıp kalkmak ne demek bilir misiniz? Onların gözünden görelim bu manzarayı; kar yağmış, hava çok soğuk, yerler buz tutmuş, üzerimizde, yaz kış hiç çıkartmadığımız kendi kıyafetmizle, etraftan gelebilecek zararlardan da kendimizi korumak kaydıyla uyuyabilecegimiz bir yer bulup uyumak. Belki aç, belki tok sabaha kadar o soğukta, bir kuytu yerde, donmadan uyuyabilmek. Eğer yalnızsak bir ailemiz veya arkadaşlarımız yoksa tek başına o durumla mücadele ederek, başkalarından da korunarak uyuyabilmek. Eğer hamileysek onun vermiş olduğu zorluklarla çabalayıp uyuyabilmek. Eğer yavrularımız da varsa onların da can güvenliğini sağlayıp o karda kışta donmayacakları kuytu, gizli ve sağlıklı bir yer bulup hep birlikte uyuyabilmek.
Düşmanlarından korunarak, soğuktan, dondan korunarak, yavrularının başına birşey gelmesin diye uğraşıp, sabahı sabah etmek demek sokak hayvanlarının geceleri, uykuları, hayatları.
Bildiğiniz üzere; hayatta kalma konusunda, doğada kim güçlüyse diğerine göre, güçlü olan her zaman daha şanslıdır.
Bütün hayvanlar içgüdüsel olarak kendilerini doğanın her türlü şartlarından korurlar ve hep korumaya çalışırlar. Bu durumda sokaklarda; bizim yemek vererek, sularını koyarak yardım ettiğimiz hayvanlara sadece bir konuda yardım etmiş oluyoruz. Yapması gereken mücadelenin sadece çok küçük bir kısmında yardımcı olabiliyoruz onlara. Verdigimiz yemek ve sularla.
Oysa; onları sokaklarda bekleyen tehlikeler öyle büyük ki. Doğduklarında yanlarında anneleri oluyor diye dusunelim. Olmayabilir de. Annelerinin gücü ile büyüyen yavrular hayata biraz daha iyi başlayabiliyorlar.
Anneleri tarafından temizlemesi, beslemesi, annelerinin vermiş olduğu avlanma, saklanma gibi eğitimleri ve tek başına yaşama zamanları gelene kadarki kardeş, arkadaş, dost, düşman, liderlik gibi konularda geldikleri seviye ile hayata baslayabiliyorlar. Ancak bazı yavrular, tam hayata başlayacakken, daha kendi başına bile yaşayamadan bu zorlu mücadelede çeşitli sebeplerle hayatını kaybediyor.
Bir de bunlara; o yavruların mikroplara karşı, zararlı bakterilere karşı aşı olmadan yaşamlarına devam ettiklerini düşünürsek, hastalıklara karşı ne kadar korumasız bir halde olduklarını görürüz.
Kısırlaştırılmadıkları için, dişi olanlarının devamlı doğurduklarını düşünürsek; normal yaşamlarından daha fazla yıprandıkları için dünyaya erken veda ettiklerini de düşünebiliriz.
Bazen, süt dolu memelerini zorla taşıyan bir anne köpeğin, ağzında bir yiyecekle koşa koşa bir yerlere gittiğini görürüz. O, onu bekleyen aç yavrularına yemek götürüyordur.
Bazen, yavrusunu ensesinden dişleriyle tutup, hızlı hızlı bir yerlere taşıyarak, birini bırakıp, birini almaya giden telaşlı bir kedi görürüz. O, düşmanlar yerlerini keşfetmiş olabilir diye, yavrularının yerlerini değiştiriyordur.
Bazen, sırf çocukları istediği için eve alınan hayvanların bir yazlık tatili dönüşünde yazlıkta bırakıldıklarını görürüz.
Bazen , sabahın köründe kedi, köpek, kaz, o civarda ne varsa hepsi birden aynı yerde toplanmış beklemekte olan hayvanları görürüz. Ardından, sokak hayvanları aç kalmasın diye sabahın erken saatlerinde arabalarının bagajlarına koydukları yemeklerle sokak sokak gezip hayvanlara yemek veren o insanları görürüz.
İşte o zaman anlarız o hayvanların, o güzel yürekli insanları dört gözle beklediklerini, o koşturmalarını, o içleracısı bakışlarını, sevgilerini ve en önemlisi açlığın ne olduğunu... anlarız.
Sevgili dostlar; biliyorum ki birçoğumuzun evinde böyle sevgi dolu, can dostlarımız var. Birçoğumuz da etrafımızdaki sokak hayvanlarını da beslemekteler. Dileğim sokaklardaki bütün hayvanların daha iyi barınabildikleri devlet tarafından da bakılabildikleri ve korunabildikleri yuvaların, barınakların artmasıdır.
Bu özel günde etrafımıza biraz daha dikkatlice bakalım ve elimizden geldiğince onların bu zorlu sokaklardaki yaşamlarında, biraz da olsa hayatı kolaylaştıralım.
Handan Çölaşan
|