Kıymetli kardeşlerim!
Maneviyat mevsimi üç ayların içerdiği kandillerin üçüncüsü olan mübârek Berat gecesinin manevî havasını teneffüs etmenin sevinç ve saadeti içinde, siz saygıdeğer dost ve kardeşlerimizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, bir kere daha idrâk etme bahtiyarlığına erdiğimiz bu mübârek gecede beratını alıp günahlardan berî, iyiliklerde ileri ve kötülüklerden geri olan müstesnâ ve mümtâz kişilerden olmanız temennisiyle sözlerime başlarken, kandilinizi kutluyor, sağlık ve saadette dâim olmanızı diliyorum.
Bu yıl idrâk ve ihyâ etme bahtiyarlığına erdiğimiz kandiller zincirinin üçüncüsü olan ve ortasında bulunan Berat kandili, üç ayların ortası olan Şa’ban’ı şerîfin ortası, Mart ayının 27 Cumartesi gününü 28 Mart 2021 Pazar gününe bağlayan gecedir. Dolayısıyla Berat gecesi ortanın ortası gecesidir. Bu bakımdan Berat kandilinin itidali esas almayı, ifrât ve tefrîtten (aşırı ve eksik davranmaktan) kaçınıp mutedil olmayı akla getiren bir gece olduğunu düşünebileceğimizi ifade etmek isteriz.
Kişinin bu geceyi ibâdetle ihyâ edip, bağışlandığı anlayışıyla onunla yetinip başka gecelerde ibâdeti ihmal etmesinin doğru olmadığını söyleyebiliriz.
Berat gecesini ibâdet ve tâ’atla dolu dolu geçirerek ihyâ etmeye özen gösteren Müslüman, bu gecede kazandığı güzellikleri kaybetmemek için, üç ayların diğer gecelerinde ve yılın tüm gecelerinde teheccüd namazı ile tilâvet-i Kur’ân ve zikr-i Rahmân, tevbe ve istiğfara devam ederek Yaradan’a yar ve yakin olmaya çalışmayı ilke edinmelidir.
Berat gecesinde bağışlanıp, berat alan insan, diğer gecelerde tekrar günahın kirleriyle kirlenme gafletine düşmemelidir. Bir geceyi ihyâ ederek manen yücelen Müslümanın, diğer gecelerde farz ve sünnet olan ibâdetlere karşı ilgisiz olması tasvip edilecek bir davranış olmaz.
Kandil gecelerinde ve üç aylarda elde edilen güzel kazanımlar alışkanlık hâline getirilip, yıl boyu sürdürülmeli, yıl içinde yapılan iyiliklere hayat boyu devam edilmelidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in: “Allah’a amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.” mealindeki hadîs-i şerîfi her iş ve uğraşımızla ibâdet ve tâ’atlarımızda esas alınmalıdır.
Evet, Berat gecesi samîmî bir pişmanlıkla dönüş yapıp, günahlarından tevbe ve istiğfar edenlerin bağışlanıp arındığı, manevî değeri büyük, feyiz ve fazileti çok olan mübârek bir gecedir. O’nda ibâdet etmenin ecir ve sevabı boldur ama diğer geceler de değersiz değildir. Dolayısıyla Müslüman, kandil gecelerine ve üç aylara ayrı bir özen göstermelidir ama diğer geceler ve ayları da ihmal etmemeli, onlarda da itidali esas alarak ibâdet ve tâ’atla kullukta kaim ve daim olmaya çalışmalıdır. Her zaman ve zeminde Hakk’a hamd ve senâ ile Peygambere salat ve selamda bulunmanın gayret ve kararlılığı içinde olmalıdır.
Dûhan Suresi’nin: “Biz onu (Kur’ân’ı) mübârek bir gecede indirdik…” mealindeki 3. ayet-i kerîmesinde belirtilen mübârek geceden maksadın Kadir gecesi veya Berat gecesi olduğuna dair rivayetler vardır. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Kadir gecesinde indirilmiş olduğunu bildiren ayet-i kerîmeyi göz önüne alan İslam âlimlerinin çoğunluğu burada Kadir gecesine işaret edildiği rivayetini daha kuvvetli bulmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de Şa’ban ayının ve Berat gecesinin faziletini beyan eden hadîs-i şerîflerinden biri olan ve Berat gecesini de içeren bir hadîs-i şerîfinde şöyle
buyurmuştur: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez: Bunlar, Receb’in ilk Cuma gecesi, Şa’ban’ın yarısı (15.) gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesidir.”
Bu hadîs-i şerîften de anlaşılacağı üzere Berat gecesi, duaların kabul edildiği kıymetli gecelerden biridir. Müslüman, O’nda Yaradan’a yakarıp, rahmet ve mağfiret niyazında bulunmalı ve fırsat-ı fevt etmemelidir.
Hz. Aişe (r.a.) validemiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Berat Gecesi’nde kıldığı namazın rekatlarından birinin secdeleri ile secde arasında aşağıdaki duaları okuduğunu söylemiştir.
1- İlk Secdede Okuduğu Dua:
*… Ya azîmen yürcâ li külli azîmin ığfir-iz zenb-el azîme. Secede vechî Iillezî halakahû ve savvarahû ve şakka sem’ahû ve basarahû.”
Anlamı: “… Ey, her büyük şey için kendisinden yardım istenilen ulu Allah! Büyük günahı bağışla. Yüzüm, kendisini yaratıp şekillendirene, kulak ve gözünü var edene secde etti.”
2- Birinci Secdeden Başını Kaldırdığında Okuduğu Dua:
“Allahümme-r zuknî kalben takiyyen nakiyyen mineş-şirki beriyyen, lâ kâfiren velâ şakiyyen.”
Anlamı: “Allah’ım! Bana, takî, temiz ve şirkten uzak olan, kâfir ve şakî olmayan bir kalp ver.”
3- İkinci Secdede Okuduğu Dua:
“Eûzü bi rıdâke min sahatike ve bi afvike min ukûbetike vebike minke lâ uhsî senâ’en aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.”
Anlamı: “Gazabından rızana, azabından affına ve Senden Sana sığınırım. Seni, Senin kendini sena ettiğin (övdüğün) gibi sena etmekten (övmekten) acizim.”
Kardeşlerimizin, mümkün olursa bu duaları ezberleyip Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Berat Gecesi’nde kıldığı namazda okuduğu gibi secdelerde ve secde arasında okumalarını, ezberleyemeyenlerin de namazdan sonra kağıda bakarak okumalarını tavsiye ederiz.
Bazı mana büyüklerinin de Berat Gecesi’nde yapılmasını tavsiye ettikleri bir dua vardır ki, o da şudur: “Allah’ım! Şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakîler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz O’nun katındadır.’”
Şa’ban-ı şerîfin feyiz ve faziletinin beyan buyurulduğu hadîs-i şerîflerden bir kaçının meali de şöyledir:
Ebu Ümame el-Bâhilî (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.): “Şa’ban ayı girdiğinde, onda kendinizi temizleyin ve niyetinizi güzelleştirin.” buyururdu.
Usame (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’e: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Şa’ban ayında oruç tuttuğun kadar (Ramazan ayının dışındaki) başka aylarda oruç tuttuğunu görmedim.’ dedim. Resûlullah (s.a.v.) de: “O (Şa’ban ayı) Recep ile Ramazan arasında öyle bir aydır ki, insanlar ondan gafil olurlar. O ay, amellerin âlemlerin Rabbi Allah’a arz edildiği bir aydır. Ben de amellerimin oruçlu iken Allah’a arz edilmesini severim.”
Yukarıda meali arz edilen hadîs-i şerîfte, Şa’ban’ın yarısı (15.) gecesi olarak anılan ve halk arasında ‘Berat Kandili’ olarak bilinen mübârek gecenin bazı islamî kaynaklarda geçen hadîs-i şerîflerde belirtilen özelliklerinden dolayı keffaret gecesi, hayat gecesi, şefaat gecesi, mağfiret gecesi, âzâd olma gecesi, taksim ve takdir gecesi gibi adlarla da anılır.
‘Berat’ kelimesi, sözlükte; borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan kurtulmak anlamına gelir.
Dinî bir terim olarak ise; günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nâil olmak demektir. Allah’a kul olmanın manevî zevkine ererek, hata ve kusurlarını itiraf eden, işledikleri günahların farkına vararak tavbe ve istiğfarda bulunan müminlerin ilâhî rahmete kavuşup, günahlarından kurtulacakları ümit edildiği için bu geceye ‘Berat Gecesi’ denmiştir.
Mübarek geceler; Allah’a karşı olan görevlerimizin durumunu tespit etmek, hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde fark etmediğimiz tavır ve hareketlerimizin muhasebesini yapmak için birer fırsattır. Bu gaye ile Berat Gecesi’ni namaz kılarak, Kur’ân-ı Kerîm okuyarak tevbe, istiğfar ve dua ederek geçirmek sevap kazanmaya ve günahların bağışlanmasına vesîle olacaktır. Çünkü bu gece, af ve mağfiret gecesidir.
Berat, insanın bir yükümlülükten kurtulması anlamına gelir. Şa’ban’ın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denilmiştir.
Berat gecesi müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi âdet hâlini almıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, “Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şa’banın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir. Rivayetteki Kelb kabilesi, koyunlarının çokluğu ile bilinmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu gecede Yüce Allah’ın affının genişliğini ifade etmek için kinayeli bir ifade tarzıyla bu kabilenin koyunlarını örnek vermiştir. Diğer bir rivayette ise “Şâ’banın ortasında gece ibâdet ediniz, gündüz oruç tutunuz” buyurmuştur. Dolayısıyla bu geceyi dua, zikir ve ibâdetle geçirmek önemlidir. Bu geceyi idrâk eden Müslüman, Ramazan ayına on beş gün kaldığını hatırlamalı ve bu mübârek ayı en güzel şekilde geçirebilmek için manevî hazırlıklarını tamamlama gayretinde olmalıdır.
Berat Kandili, Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine sığındığımız, gönüllerimizi tevbe ile arındırdığımız özel bir gecedir. Bu mübârek gecenin bize sunduğu manevî iklimde beratımızı almamızın Yüce Rabbimiz’in ilahî mesajına kulak vermekle, ahlakî erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını bir kez daha anlarız.
Öyleyse, gönüllerimizin müstesnâ bir coşku yaşadığı bu mübârek gecede, her türlü ayrılık ve ayrımcılığı, bencillik ve düşmanlığı geride bırakarak dünyaya hikmet gözüyle bakmaya çalışalım. Yaşadığımız hayatın geçici olduğunu, Allah katında kalıcı olanın ise imanımızın ve yararlı işlerimizin olduğunu fark edelim. İnsanı insan olduğu için sevip, Yaratandan dolayı hoş görüp dünyaya biraz da rahmet penceresinden bakalım. Etrafımıza kin ve nefret yerine, sevgi ve barış tohumları ekelim. Bu duygu ve düşüncelerle; kandilinizi tebrik eder, bu gecede yapılan duaların birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insanlık âleminin barış ve huzuruna vesîle olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ederiz.
Bu gece beratımızı sağ elimizle alıp, sevinen Müslümanlardan olmamız temennisiyle sözlerimi noktalarken, sizleri “Beratta Berat Almak” başlıklı üç dörtlükten oluşan şiirimle selamlıyor, sağlık ve saadette daim olmanızı diliyorum.
Beratta al bir berat,
Kulluğun tadını tat.
İçinden iblisi at,
Huzuruna huzur kat.
Gecesinde kıyâmı,
Gündüzünde sıyâmı,
İhyâsında kıvâmı,
Elde edip al berat.
Günahkâr olsan bile,
Allah’a dön af dile.
Tevbe, istiğfar ile,
Beratta bağış dile.
|