Toplu kalkınmanın temini için, toplumun tümü tarafından bilinmesi, uyulması ve kaçınılması gereken bazı hususlar vardır. Bu hususların devamlı gözetilmesi ve asla gözardı edilmemesi gerekir.
Teknolojinin dönen tekerini devamlı kılmak gerekir. Onu tıkayan takoz değil, muharrik motor olma icabeder. Bunun için de her şeyden önce bireylerin bilgili, becerikli, istekli, gayretli, girişimci, çalışkan, atik, atak ve üretken olması gerekir. Ayrıca bireyler arasında iletişim, insicam, işbirliği, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma olmalıdır.
Bu arada atılım, katılım, üretim, istihdam, disiplinli çalışma, adil paylaşma ve dengeli harcama konularında duyarlı ve dikkatli davranılmalıdır. Öteyandan ilgisizlik, bilgisizlik, vurdumduymazlık, atalet, başkalarına yük olma gibi hal ve hasletlerden şiddetle kaçınılmalıdır.
İş ve istihdam imkânlarını temin, üretimi teşvik, tüketimi tahdit, infakı telkin ve israfı tel’in edecek politikalarla projeler uygulamaya konulmalıdır. Çalışıp üretmenin önemi anlatılarak yoksulların yönlendirilmesi ve yüreklendirilmesi cihetine gidilmelidir. Üretmeden tüketen toplumların, önce yük sonra yok olmaya mahkum olacakları unutulmamalıdır.
Üretimin arttırılması için de girişim ve iletişimle, atılım ve katılım teşvik edilmelidir. Girişimin olmadığı yerde gelişimin olmayacağı bilinmelidir. Çünkü girişim ve atılım, her gelişmenin ilk adımıdır. Bu adımı atmayanların ikinci ve üçüncü adımları atmaları düşünülemez. Atılımı da katılım izlemelidir. Dolayısıyla katılım da atılım kadar önemlidir.
Evet, girişim kendi geliri ile geçinmek isteyen herkesin atacağı ilk adımdır. Ama kimse kendi kendine yeterli olacağını, çevresindekilerle topluma muhtaç olmayacağını düşünmemelidir. Bireyleri birbirinden uzaklaştıran faktörlerin başında iletişim eksikliği veya kopukluğu gelir. Kişi farkında olmadığı kimse ya da kimselere ilgili olamaz. Hani denir ya: “Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan âlemde ekmek yok sanır.”
Oysa bilmemek ve farkında olmamak asla mazeret değildir. Dostlar ve kardeşler birbirinin durumundan haberdar olmalı ve derdine derman olmaya yönelmelidirler. Tüketen toplum değil, üreten toplum olmaya çalışmalıdırlar. Üretmeden tüketenlerin aç kalmaya, el açmaya ve emir almaya mecbur olacakları unutulmamalıdır.
Şu gerçek devamlı gözönünde bulundurulmalıdır ki, ya üretip ülkemizin ilerlemesine katkıda bulunup birlikte kalkınacağız, ya da üretmeden tüketerek kendimizi tüketeceğiz.
Üretimi tüketiminden az olan ülkeler, geri kalmaya, boyun eğmeye, borç istemeye yada yardım talebinde bulunmaya mahkum olurlar. Üretimi tüketimine denk olanlarda ilerlemeyip yerlerinde sayarlar. Başkaları aya giderken, onlar yaya giderler. Onlar için ilerleme söz konusu olmaz. Kendi yağları ile kavrulup fazlasına sahip olamayan bu insanlar, uluslararası ekonomi platformlarında söz sahibi olamazlar. Düşüncelerini dilegetirme fırsatını bulsalar bile, davalarına destek bulmada zorlanırlar.
Üretimi tüketiminden fazla olanlar ise, gelişip güçlenir, sözü dinlenir ve hatırı sayılır olurlar. Böyle bir konuma gelmek isteyenler de yekdiğerinin yanında ve yardımında yer alarak toplu kalkınmaya yönelirler.
Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için düşüncesiyle davranışlarımızı dizayn etmemiz dileğiyle satırlarımızı noktalarken, ilgi ve desteğimize muhtaç olan dar gelirli insanımızın yanında, yakınında ve yardımında olmayı islamî bir vecîbe ve insanî bir görev kabul eden bilinçli bireyler olup toplu kalkınmaya ve refahı tabana yaymaya yönelen bir toplum oluşturmamızı temenni ediyorum.
|