Ferdî ve içtimaî, maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî hayatımızı yakından ilgilendiren iş ve davranışların disipline ve dizayn edilmesinde etken olan önemli unsurlardan biri bilgi diğeri de ilgidir. Bu iki unsurun içeriği o denli önemlidir ki, onların olmadığı yerlerde kayda değer bir gelişme ve ilerleme görülemez. İnsan, doğumundan ölümüne kadar bilgiye, ilgiye, besine ve bakıma muhtaçtır. Dolayısıyla beynimizi bilgisiz, kalbimizi ilgisiz bırakmaya hakkımız yoktur. Fert ve toplum olarak hayat boyu hedefimiz her gün yeni bir şeyler öğrenip bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler ilave etmek olmalıdır. Bunun için, okumak, araştırmak, ilmi çalışmaları izlemek ve bilimsel toplantıları takip etmek gerekir. Her gün yeni bir şey öğrenen insan yeniliğe açık ve ilme aşık olan insandır. Her gün yeni bir şey öğrenmeyen insan da körelmiş ya da körelmeye yönelmiş demektir. Dünya çapında ünlü bilginler yetiştirmek için, imkânlar seferber edilmeli, yapılması gereken harcamalar esirgenmemelidir. Araştırmalar teşvik, buluşlar temin ve çalışmalar takdir edilmelidir. Yetiştirilen bilgin insanlar beyin avcılarına kaptırılmamalıdır. Milletçe müşteki olduğumuz beyin göçünü önlemek için gereken herşey yapılmalıdır. Göç güç iştir. Kimse durup dururken yurdunu-yuvasını, evini-barkını, eşini-dostunu bırakıp başka yerlere gitmek ve tanımadığı insanların içine girmek istemez. Eğer bir yerde bir göç olayı olmuşsa, göçen insanlar ona zorlanmışlardır. Geçmişte ve günümüzde meydana gelen göç olaylarını tetikleyen faktörlerin başında zorlama ve horlama hali gelir. Tarih buna tanık, belgeler bu gerçeği dilegetirmektedir. Eğer göç olaylarında kınanacak birileri varsa, onlar göçmeye zorlananlar değil, zorlayanlandır. İlminin icabını yapmak ve inancının gereğini yaşamak için göç edenler de bu cümledendir. Türkiye’de, 1960’larda doktorların ülkeyi terk etmesiyle başlayan beyin göçünün, ülkenin bilimsel ve teknolojik çalışmalarda geri kalmasına neden olduğu ehlince bilinmektedir. Ülkelerine yapılan vasıfsız insan göçünü önlemek için çok sert tedbirlere başvuran batılı ülkelerin, yaptıkları bilimsel ve teknolojik çalışmalarla kendilerini kabul ettiren bilim adamlarının ülkelerine yerleşmesi için her türlü kolaylığı sağlaması dikkat çekmektedir. Beyin avcısı bu ülkelerin başında gelen ABD’de 4 bine yakın Türk hekim hem yaptıkları bilimsel çalışmalar hem de geliştirdikleri tıbbi yöntemlerle bilim dünyasında çığır açmaktadırlar. Beyin avcısı ülkeler arasında Kanada, Avustralya, İngiltere, Fransa, Almanya ilk sıralarda yer almaktadır. Düşük ücret politikası, vergi oranlarının yüksek olması, gelecek endişesi, üniversite mezunlarının iş bulamaması, mezun oldukları bölümlerin dışında bir iş sahasında çalışmak zorunda kalmaları beyin göçünün önemli etkenleri arasında yer almaktadır. Kayırmacılık, Ar-Ge çalışmalarına yeterli kaynağın ayrılmaması, bilim ve teknolojiye değer verilmemesi, fikir üretiminin, buluşun para etmemesi ve desteklenmemesi de beyin göçünü tetiklemektedir. Öteyandan Türkiye’den her yıl 25 bine yakın öğrenci okumak için yurtdışına gitmektedir. Eğitimlerini tamamlayıp geri dönmeyenlerin oranının yüzde 30’larda olduğu veriler arasındadır. Özellikle fen bilimlerinde mastır ve doktora çalışmasını tamamlayan Türk öğrencilerin ülkeye dönmemesinin en büyük nedeni ise bulundukları ülkede sağlanan maddi imkanlardır. Mastır ve doktora öğrencileri eğitim gördüğü ülkelerin araştırma merkezleri ve teknoparklarda kısa sürede yüksek ücretle çalışma imkanı bulabilmektedir. Eğitimlerini tamamlayarak Türkiye’ye dönenler ise bilgi birikimleri ve deneyimleri doğru yerlerde değerlendirilmediği, aldıkları ücretlerin yetersizliği ve mesleki gelişimlerinin sekteye uğradığı için bilimsel çalışmalara önem vermemektedirler. Beyinsiz insan yok, herkesin beyni var. Ama bilen beyin sahibi olan insan azdır. Bu beyinlerin göçünü önlemek için onlara sahip çıkılarak teşvik ve taltif edilmeleri şarttır. Bu gerçeği gören Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın başlattığı girişim takdire şayan bir gelişmedir. Ankara Sanayi Odası Başkanlığı döneminde birbirinden ilginç projelerle ortaya çıkıp Hazine’ye çeşitli kaynaklar kazandıran Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, bu defa başka bir kazandırma projesine imza atmıştır. Türkiye’den dünyanın değişik yerlerine gidip oralarda önemli buluşlara imza atan başarılı Türk bilim insanlarını geri döndürmek için bir Koordinasyon Merkezi kurulması önerisi getiren Çağlayan, tersine beyin göçünün yolunu açmıştır. Proje, yaşamının 18 yılını yurtdışında bilimsel çalışmalara adayan ve edindiği tecrübe ve birikimini bundan sonra ülkesinde harcamak isteyen Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) çalışanı Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu’nun Türkiye’ye dönme isteği üzerine çıkan sıkıntılar üzerine gündeme gelmiştir. Bu durum, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı harekete geçirmiştir. Bakanlık, yurtdışından ülkesine dönmek isteyen bilim adamlarının istihdam edilmelerini sağlayacak “koordinatör bir kurum” oluşturulması için ilgili kurum ve kuruluşlarla temasa geçmiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan imzasıyla, Dışişleri, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’e birer yazı gönderilmiştir. Gönderilen yazıda, “Ülke olarak yetişmiş insan kaynaklarımızdan azami ölçüde faydalanmak için onların izlenmesi, geri dönüşlerinde ülkemize yüksek faydayı sağlayacak alanlarda istihdam edilmelerini sağlayacak ve onlara yol gösterecek bir koordinatör kurum belirlenmesi ve oluşturulması gerekmektedir.”
|