Maddî ve manevî sıkıntılarla huzur kaçıracak ve hayatı sarsacak nâhoş durumlara düşmemek için çok ve çeşitli önlemler alan inançlı insan, kendini kötüler ve kötülüklerle hatalı hâl ve hareketlerden koruyup kollamanın gayreti içinde olur. Adımlarının isabetli, davranışlarının dirayetli ve bakışlarının basîretli olmasına özen gösterir. Düşmandan korunmaya, darlık ve zorluklardan kurtulmaya çalışır. Tehlikeli hâl ve hareketlerden uzak durur.
Söylediği söz, yaptığı iş ve takındığı tavrın yarar ve zararlarını düşünerek davranışlarını dizayn eder. Her an herkesin bir sıkıntı ile mübtelâ olabileceğini veya bir felakete maruz kalabileceğini bilir. Dolayısıyla devamlı dikkatli ve dirayetli davranıp, esbâba tevessül ve Allah’a tevekkül etmenin zaruretine inanır.
Öte yandan darda kalan darlıktan, zorda kalan zorluktan, yalnız kalan yalnızlıktan, aç kalan açlıktan, susuz kalan susuzluktan, bilgisiz kalan bilgisizlikten, ilgisiz kalan ilgisizlikten, kimsesiz olan kimsesizlikten, hasta olan hastalıktan, yoksul olan yoksulluktan, mazlum olan mağdur olmaktan, yaşlanan yıpranmaktan, hâsılı herkes mübtela olduğu sıkıntıdan sıyrılıp dûçâr olduğu darlık ve zorluktan kurtulmak ister.
Ancak korunmak için önlem almak, kurtulmak için de kıpırdanmak ve çare aramak gerekir. Zira durarak düşman def edilemeyeceği gibi, yatarak yol alınamayacağı da bilinen bir gerçektir.
Unutulmamalıdır ki, her zaman, her yerde ve her şeyde Allah’ın dediği ve dilediği olur. Kula düşen kendini korumak ve kurtarmak için Kur’ânî kriterlere göre üzerine düşeni yapıp gerisini Allah’a bırakmaktır.
Kurtuluşun kuralları ve kriterleri Kur’ân-ı Kerîm’de beyan buyurulmuştur. “Necât” kökenli kelimelerin geçtiği 66 ayet, “fevz” kökenli kelimelerin geçtiği 29 ayet ve “felâh” kökenli kelimelerin geçtiği 40 ayet olmak üzere 135 ayette kurtuluşla ilgili hususlar dikkatimize getirilmiştir. Onları okumak, anlamak ve uygulamak icap eder. Fevz-ü felâh ile sulh-ü salâh isteyenler, Kur’ân-ı Kerîm’e sarılmalıdırlar.
Kur’ân-ı Kerîm’in yasakları, insanları kötülüklerle tehlikelerden korumayı, emirleri de kurtuluşa kavuşturmayı ve Yaradan’a yaklaştırmayı hedefler. Kur’ân-ı okuyup anlayan ve içeriğine uyanlar, o hedefe doğru ilerleyip yücelme yoluna girerler.
Sonuç olarak arz etmek isteriz ki kurtuluş, kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’e ve O’nu insanlığa tebliğ eden sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in sünnet-i seniyyesine uymaktadır. Dolayısıyla her müslümanın Kur’ân-ı Kerîm’i okuması, içeriğini öğrenmesi, emirlerine uymanın ve yasaklarından uzak durmanın gayreti içinde olması gerekir.
Bu itibarla kulları Kur’ân’la buluşturmak ve O’nunla hayat boyu devam edecek bir birlikteliğe alıştırmak, yapılması gereken en önemli ve öncelikli iştir.
Mevlâ-yı Müte’âl Hazretlerinden niyazımız; bizleri ömür boyu hamele-i Kur’ân, hademe-i Kur’ân, talebe-i Kur’ân kılması ve bu yolda sesimizi, nefesimizi ve hevesimizi kesmeyip cümlemizi cenneti, cemali ve rızasıyla ödüllendirmesidir.
|