Geçenlerde bir sohbette arkadaşlarımdan ikisinin babalarının dört eşli olduğunu duyunca hayret etmiştim. Hani hep duyuyordum ama bire bir dinlemek bir başka oluyormuş. Böyle bir düzenden geldik biz. Ha, şimdilerde yok mu; var. Ama o kadar yaygın değil. Değil de sanki yaygınlaşacakmış gibi bir kanı da beni dürtüyor açıkçası. Sokaklardaki o cüppeli-çarşaflı zihniyetin arttığını gördükçe.
Hayatta en önemli konu olan eş seçme konusunda söz sahibi olamayıp bir erkeğin bilmem kaçıncı karısı olmak zorunda bırakılan kadının yaşadığı devirlerde verildi kadına seçme ve seçilme hakkı. Avrupa daha rüyasını bile görmeden. “Başımın tacısın” dendi kadına. “Kendi değerinin farkına var” denilmek istendi. Bir nevi dürtülmeydi bu. “Uyan” denilerek.
Ne kadar uyandık biz kadın milleti? Meclisteki kadın milletvekili sayısına bakarsanız hemen anlaşılıyor. Seçme ve seçilme hakkının verildiği yıllardaki silkelenme yavaş yavaş duruldu. Seçme hakkına gelince; kaç kadın kocasının dediği partiye oy vermiyordur ki. Yani hak var ama ne kadar kıymet bilindi, ne kadarı kullanılıyor gözler önünde işte.
Daha reşit olmamış kızın kafasına türban geçirilerek en baştan seçme hakkına ket vuruluyor. Zamanı gelince yol göstererek ona seçmesine yardımcı olmak yerine metazori davranışlarla kadın çocukluğundan itibaren baskı altına alınıyor ve bu ataerkil toplumda bir övünç meselesi yapılıyor.
Allah’tan belli bir kesim var bu davranışlara pabuç bırakmayacak. Ben seçerim, ben seçilirim diyen. Hakkını koruyabilen. Sürü psikolojisinde olmayan. Tek umudumuz bu kesim. Bu kesimin kadınları. Onların yetiştireceği evlatlar ve o evlatların evlatları.
Kadın kadın olduğunun farkına kendisi varacak. Kendini kendisi yüceltecek. Değerini kendi ortaya koyacak. Yoksa bir takım emellere alet edilip bacı macı ayağına seçim zamanı kapı kapı dolaştırılıp sonra belediye meclisi üyeliğine bile almazlar insanı. Bu zihniyetin köleleri olarak bu devirde “kadınım” diye ortada salınıp gezersin öyle.
Uyan kadın uyan! Sırası geldiğinde laf söylediğin o Atatürk, kimsenin yapamadıklarını yapan cesaret timsali o Atatürk, dünya uyurken verdi sana seçme seçilme hakkını. Çık erkeğin gölgesinden diye, insan sınıfına gir diye. Körpecikken baban yaşındaki adamın dördüncü karısı olma diye. Çocuk makinesi haline getirilme diye. Yutkunduklarını dile getir, söz sahibi ol diye. Evindeki örümcek ağlarını temizlerken kafandakilere de bir el atabilesin diye.
Bu memleket için bebesinin üstündeki battaniyeyi alıp ıslanmasın diye cephaneye örten o cennet kadınlarının kemiklerini sızlatma.
Dik dur! Başını eğme! Erkeğinin arkasında değil, yanında ol!
Her zaman sen seç ve sadece sandıkta seçil…
|