Geçenlerde bir hastanede yanımdaki kadınla konuşmaya başladım. Annesi yetmiş yaşında yatağa bağımlı olmuş. Baktım kadın neredeyse o yaşta görünüyor. Ayıp oldu ama yaşını sordum. Meğer dokuz kardeşlermiş. Annesi evlendiğinde on üç yaşında, babası ise on beş yaşındaymış. Ağzım açık kaldı. Sonrasında duyduklarımla zaten kapatmam mümkün olmadı. Bu dokuz kardeşten kız olanları aynı ebeveynleri gibi erkenden yine on üç, on dört yaşlarında evlendirilmişler. Hepsinin birçok çocuğu olmuş. Yani ana, baba bizi çocukken evlendirdiler dememişler kendileri de kızları için aynı hatayı yapmışlar.
Geçen gün altı yaşında evlendirilen kız çocuğu konusunu düşününce hani bari yaşıt çocuklar evlendirilmiş bu olayda diye insanın kötünün iyisine eh diyeceği geliyor.
Kadınla konuşurken nereli olduğunu sordum ki hiç âdetim değildir öyle memleketin neresi falan diye sorgular gibi davranmak ama dayanamadım. Nereli olduğunu duyunca, sizde bu gelenek olmuştur herhalde devam ediyordur dedim ama yok artık öyle şeyler diye yanıtladı beni. İnanasım gelmedi açıkçası.
Kız çocuklarının böyle perişan edilmesi, evlilik adı altında tecavüze uğramaları sonra da üst üste çocuk doğurtulmalarının önü ardı kesilmiyor. Değil altı, yirmi yaşında olsa ne olacak? Satılma bunun adı. Temelde para konusu var mutlaka. Zaten sessizlik olduğunda “KIZ DOĞDU” diye espri yapan bir milletiz. Başlık parası, bir boğaz eksilsin hesabıyla kızlar harcanıyor. Hiçbir yaşta şu “rıza” denen şeye inanmıyorum. Kararlar veriliyor, kızlar resmen satılıyor. Ne yapsın yavrucaklar? Kendimi yerlerine koyayım diyorum ne yapabilirim ki öyle bir ortamda kız çocuğu olsam ve bana aynı iğrenç davranışlarda bulunsalar.
Kimse o yapılabilir, bu yapılabilir demesin. Bu, devleti geçici zamanlarda temsil eden iktidarın görevi. Öyle kanunlar çıkacak ki liseyi bitirmeyen kız kalmayacak ilk başta. Ama bir camide verilen vaiz dinledim ki sormayın. Okula kızlarını gönderenlerin günahkar olduklarını, nasıl oluyor da o erkeklerin arasına kızlarını sokabildiklerini, o kızlar doktor, mühendis olacak ama sen günahkar olacaksın sözleriyle dolu bir vaiz. Cemaat sessiz dinliyor. Oradan çıkan kaç kişi kafası bulanık evine gidip bazı kararlar alacak kızları hakkında kim bilir.
Böyle düşünüp de hasta olduğunda kadın doktora muhtaç olanları görüp gülmüştük. Ama akıllanmazlar. Çünkü o kafaların değişmesi çok zor. İş burada annelere düşüyor ama onların da aynı kafada olduklarını görmek daha can acıtıyor.
Bu konular ülkemizde kanayan bir yara. Kapanacağına gittikçe açılıp derinleşiyor. Bugün altı yaşında evlendirilen konusu gündemde ama aslında konu hep sıcak ve yüreklerimizi yakıyor. Adalete güvenmek istiyoruz bundan sonra. Ağır cezaların bir silkelenme yapacağı umuduyla .
Nasıl gerçekleşir derseniz bir umudumuz da sivil toplum kuruluşlarının konuya sahip çıkmasındaki çabaları. İçlerinde, tüm yüreğini kız çocuklarının harcanmamasına adayanlar var. Onların yolları açık olsun. Kız çocuklarımızı da o zihniyetlerin gazabından korusun.
Ceyda Sevgi Ünal
|