Yazımın başlığı kendinden geldi bir yılbaşı yazısı yazmaya ben de özenince. Ama başlığın ikinci harfini üç kez “N” olarak basmakta inat etti parmaklarım ve ona kapı açan klavyem.
Yapmayın, etmeyin desem de aldırmadılar ama içimdeki ısrarlı duygu dördüncü de üstün geldi. Ve U’M’UT YILI olarak yazmayı becerdim.
Yani ısrar şart. Ve inanmak. Bir videoda gördüm, adamın biri eline bir ataç almış ve bunu internette takas edeceğini açıklamış. Takaslar devam ettiğinde adam bir ataçla başladığı takasla bir ev sahibi olmuş. Videonun başlığını okuyunca inanamıyor insan ama yaşanan süreci takip edince “Evet, olabilir,” diyor. Olmuş da zaten.
Onun için umudumuz kaybetmeden yarından itibaren 2023’ün paçasından tutunmalıyız. Neresine kadar çıkarsak artık yıl içinde. Belki de boğazına dururuz bir haziran gününde. Çekilsin halaylar sonrasında.
Umut dediğin çok beklenti getirmez aslında. İçeriği bellidir. Ummaktan doğar. Olasılık yüzdesi yüksek olsun istenir. Ülkemizde bu olasılık yüzdesini vermek biraz zor. Yirmi yaşında bir delikanlıya sormak istesek ağzımızın payını alıyoruz hemen. Kendimin yirmi yaşıma kadar ev ve ülke ortamı olarak ne yaşadığımı, neler gördüğümü, umutlarımın neler olduğunu düşününce gençlerin kısır döngülerini anlamakta zorluk çekmiyor, ne gördük ki sorularını anlamsız bulmuyorum.
Tek umutları, yurtdışına gidebilmek olan bir gençlikten ülkemizin geleceği için beklentilerimiz ne kadar olabilir? Onların durumunda olsak aynı umutları taşımaz mıydık? Soru, soru? Her soru bir umut taşısa hep, yanıtı umut dolu olsa.
Umutlarımızı gerçekleştirme umuduyla giriyorum ben 2023’e.
Sevinç dolu yüreğim. Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olacak bu yıl.
Çünkü ben bu yılın başlığındaki “M” yi “N” ile değiştirmeye, unutulmak istenen bir yıl olarak geçirmeye hiç niyetli değilim. O kadar çok unutmak istediğimiz yıllar var ki. 2023 bunlardan birine kesinlikle benzememeli.
Bu yazıyı bir dahaki yılbaşı günü yüzüm gülerek anımsamak isteğimle kimin ne umudu varsa 2023’te gerçekleşmesini diliyorum.
Ceyda Sevgi Ünal
|