Öğretmenler Günü, öğretmenlerimize sevgi, saygımızı yineleyeceğimiz bir gün olmasının yanı sıra eğitim-öğretim sisteminin, öğretmenlerimizin sorunlarının, öğrenci ile öğretmeni arasındaki iletişimin üzerine konuşulacak bir gündür bana göre.
Kime sorsak annesinden, babasından sonra yaşamına giren en önemli kişinin öğretmeni olduğunu söyler. Öğretmenler Günü geldiğinde hepimiz kendi öğretmenlerimizi ama önce ilkokul öğretmenimizi anımsarız. Kolay değildir ana kucağından ayrılmak minik bir çocuk için. Hele eskiden. Şimdi anaokuluna gittikleri için çocuklar ilkokula daha çabuk alışıyorlar. Aslında ilk öğretmenleri anaokulu öğretmenleri oluyor tabii.
Anılar çok. Hem kendi okul yaşamımızdan, hem de çocuklarımızın okul yaşamından. Bazılarımızın da oluşmuş veya henüz oluşan torunlarının okul anıları var. “Bizim zamanımızda,” diye başlayan klasik konuşmalar artık itici gelse de o zamanlar özlem dolu yıllar olarak gönüllere kazınmıştır genellikle.
Kendi öğretmenlerimi anımsıyorum da öğretmen açısından şanslı bir öğrenciydim doğrusu. Ama oğullarım için bunu söyleyemeyeceğim. Ne yazık ki öğretmenlik gibi kutsal bir meslekte bile görevini layıkıyla yapmayanlar çıkıyor mutlaka. Oğlum, hasta olduğunda evimize ziyarete gelen ilkokul öğretmeni gibi özel bir öğretmenle karşılaşsa da lise yıllarını kâbusa çeviren, bu yüzden benim de yara almama neden olan diğer öğretmenine hiçbir zaman hakkımı helal etmeyeceğim örneğin. Çünkü o zaman gösterilen ters tutumlar çocuklarımızın şekillenecek geleceğini de etkiledi. O, öğretmenlikten nasibini almamış kişinin yanı sıra aynı okuldaki başka bir öğretmenin oğluma kol kanat germesi unutamayacağım, hep minnet duyacağım, bir öğretmene yakışan en güzel davranıştı.
Yani öğretmenlik bu kadar önemli bir meslektir. Aslında aşktır öğretmenlik. O aşk duyulursa gerçek öğretmen olunur. Onun için her önüne gelen öğretmen olmamalı. Öğrencilerini sıra dayağına çeken, yanı sıra küfür eden öğretmenler ifşa edilse de görevlerine devam etmelerini hayretle izliyoruz. Oysaki bir çocuğa dersi sevdiren öğretmenidir. Öğretmen değişikliği öğrencinin dersteki başarısını etkilediğini hep gözlemleriz.
Öğretmenlik gibi kutsal bir meslek sahibi olma şansına erişen kişilerin o mesleğin hakkını vermeleri gerekir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu özveriyle çalışıp gerçekten bunu başarıyorlar. Biz de öğrenciler ve velileri olarak her zaman onlara minnet duyup saygımızı, sevgimizi taze tutuyoruz. Yanı sıra günümüzde ataması yapılmayıp olmayacak işlerde çalışan hatta bunalıma girip intihar öğretmenlerimiz için de çok üzülüyoruz.
Ülkemizin geleceğini şekillendirmiş ve şekillendirecek gerçek eğitim neferlerimiz olan tüm öğretmenlerimizi kutlar, hayata veda eden öğretmenlerimizi minnet ve rahmetle anarım. Özellikle yürekleri Doğu’daki çocukların eğitimi, öğretimi için heyecanla çarpan ama hayatlarının baharında terör yüzünden şehit olan öğretmenlerimizi yüreğim yanarak anıyorum.
Bu çerçevede, Ulu önder başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinden biri olan 1 Kasım 1928’de yeni harflerin kabulü ve sonrasında açılan Millet Mektepleri ile ülkemizin yeni bir çağa adım attığı hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Yazımı Atatürk’ün bir vecizesi ile bitiriyorum:
"Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir."
|