İçim yandı haberi okuyunca. İstanbul’dan Ankara’dan geliyorlarmış Suriyelilerin yoğun olarak yerleştikleri şehirlere. Niye mi? Kaşına, gözüne gelmiyorlar diyeceğim ama kaşına, gözüne geliyorlar. Suriyelilerin kızlarına, kardeşlerine… Kadın edecekler kendilerine 12, 13, 14 yaşındaki kuzucukları. Resmen satıyorlar çocukları, satın alıyorlar. Peki, bunun IŞİD’in yaptığıyla bir farkı var mı? Sadece parmaklıklar ardında sergilemiyorlar. Bunların ki açık sergi. Geliyorsun şehre. “Kardeş en çok nerede yaşar bu Suriyeliler?” diyorsun. Gidiyorsun, bir körpecik beğeniyorsun. Alıp dönüyorsun evine. Hatta para bile istemiyor Suriyeli aile. Bir boğaz eksilsin diye.
Bu ne adi bir durumdur? İşin tutulacak bir yönü zaten baştan yok. Şehirlerine gelen Suriyelilerin kızlarını kendilerine kadın, evdeki karısına kuma yapmak ne kadar adiyse uzaklardan gelip de bu işler için kız alıp götürmek kaç kez daha adi.
Belki de başka amaçlarla geliyorlar, alıp götürüyorlar. Bu kızcağızların akıbetleri ne oluyor sonra; biliniyor mu? Memleketimizde kuma hikayesi var. Hepimiz biliyoruz bunu. Önüne geçilemeyen bir durum. Erkekler için gurur kaynağı, kadınlar için onur yarası bu duruma bir de Suriyelileri bulaştırmak neyin nesi?
Bizim ülkemize niye geldiler onlar? Sığınmak için. Tamam, kucak açtık da kaşıkla verip sapıyla göz çıkarmak bu. Yazık değil mi o çocuklara? Şimdi diyeceksiniz ki bizim kızlar da aynı durumda bazı yörelerde. Evet, onlara da çok yazık! Onlar için de aynı duygular içindeyim. Onlar hiç değilse kendi memleketinde. Bu çocuklara savaş bir tokat vurmuş, elin toprağına muhtaç kalmışlar. O toprak da almış kurban ediyor uçkuru elinde gezenlere…
Bu insanlar nasıl buraya getirildilerse öyle sahip çıkılmalı. Takip edilmeli. Öyle seçim amaçlı Türk vatandaşı yapıp potansiyel oy olarak görürken bunun dışında nelere alet olduklarına da bakılmalı. Ben bu yazıyı bir hırsla yazıyorum ama “6 yaşında çocukla evlenilebilir” denilen bir ülkede boşuna nefes değil mi harcadığım?
Kadınların çilesi hiç bitmiyor. Tek suçları kız doğmak… Savaşta bile en mağdur olanlar onlar…
Bir de o adamların karılarının yerine koymak lazım kendinizi. Düşünsenize üstünüze kuma geliyor. Hem de Suriyeli bir çocuk. Ne kadar töre, gelenek dense de hiçbir kadın üstüne kadın istemez. Bunun acısını da gelenden her zaman çıkarmaya çalışır. Ve o evlerde bir sürü çocuk o acayip ortamlarda büyüyecekler. Ondan sonra da o çocuklardan hayır bekle.
Üç az, beş diyenler… Her şey ekmek, su değildir. Yatak, döşek değildir. Sizin göz yumduğunuz bu haller toplumu ileride o kadar derinden sarsacak bir durum ki. Bir iyilik yapayım dediniz ama ele yüze bulaşıyor. Sokaklarda dilenen Suriyelilere sizi kim buraya getirdiyse ona gidin derken kalbim acısa da söylediğim söz mantıklı geliyor. Ama kuma edilecek veyahut ne edileceği nelerde kullanılacağı belli olmayan kız çocuklarından biri çıksa karşıma “Allah rızası için kurtar beni” dese aynı sözleri ona nasıl söylerim bilemiyorum. Çünkü ben de kadınım ve bir anneyim.
Aile toplumun temel taşıdır. Taşları oynatmayın!
|