Neyse, aday adaylığından kurtulup gerçek aday olarak listelere girdi birileri.
Olamayanların karakterleri de böylece ortaya çıktı. Şimdi listeye girenlerle giremeyenler yer değiştirse de bir görsek o aday seçilenlerin karakterlerinin de ne olduğunu.
Madem senin partin, parti başkanın, dediğin gibiydi; neden aday adayı oldun o partiden? Daha doğrusu “bu kadar şikayet ettiğin bir partide ne işin vardı?” diye sormazlar mı insana. Bu kadar afra tafradan sonra nasıl devam edecekler partilerinin yüzüne bakmaya acaba? Ağzından emziği alınmış çocuklar gibi ağlamalar, sızlanmalar… Zaten meclisin durumu belli. Kavga gürültü almış başını gidiyor, şimdiki vekillerle seviye yerlerde. Bir de menfaatlerinin kesildiği an yüz seksen derece dönenlerin, ceylan derisi koltuklara oturacağını düşünemiyorum.
Aday gösterilsinler diye partilerinin son eğilimlerine uygun kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflarıyla kendilerini reklam edenler de az güldürmediler bizi. Billboardlara yazık oldu; bu kadar işkence çekmemişlerdi hiç. Bizim memlekette adettir zaten; bir şey ortaya atılınca durumun suyu çıkarılır.
Ya dikkat çekmek için abuk sabuk konuşanlar. Onlar da listenin dışında kalmışlar olarak reklam arasında tuvalet ihtiyaçlarını gideriyorlar sanırım şimdilerde.
“Olmasaydı da olurduk” diye gazeteye tam boy ilan veren, girmek istediği meclisin kimin tarafından açıldığının, olmasaydı meclisin de olmayacağının farkında mı acaba?
Bir de kıyaslamalar var; bizim partinin listesinde şu kadar kadın var diye. Kadının bir yerlerde olmasını olumluyor görünseler de hâla yadırgadıklarının göstergesi bence bu sayısal veriler peşinde gezenlerin söylemleri.
“Üçüncü derece akrabaya kadar adayımız olmayacak” diye beyan edenlerin en yakın akrabaları listede arz-ı endam ediyor. Bazıları da sanat(!)larını partisi için yıllarca icra ettiğinden listenin uğurlu sıralamasında ışıl ışıl ışıldıyor.
Ve vaktiyle partileri için ağlayanlar, bir anda saf değiştirip eski partilerini yerden yere vurarak en büyük rakip olacaklarını açıklayabiliyorlar.
Listeye alınmadıkları için partilerinden istifa edip “vatan, millet” diyerek bağımsız aday olanların durumu da bir başka. İki gün sonra o partinin bu partinin kapısında bekler dururlar artık.
Şu milletvekilliği ne menem şeyse, ne kapılar açıyorsa; insanları ne hale sokabiliyor. Hayret ve esefle seyrediyoruz.
Bu arada listenin dışında kalmış ama sağduyulu davrananlar da var tabii ki… Aslında bu normal davranışı övmek zorunda kalmak da çok acı.
Şimdi top Yüksek Seçim Kurulu’nda. Bu yıl trafolara kediler de girse elektrik kesintisini önlemek için şimdiden jeneratör teminine başlanıyor. Başkanın soyadı gibi kendisine de “güven” duymak istiyoruz. Geçen yıl kedilerle adı çıkan trafoların yerine jeneratörlerin adının farelerle çıkmaması tüm dileğimiz.Bu yılda sandık görevlisiyim. Daha ben eve adımımı atmadan balkonların şenlenmesini tekrar yaşamak istemiyorum. Tabii haber ajanslarının daha önceki rezaletlere alet olmasını istemediğim kadar…
Nereden nereye atladın demeyin; aday seçimleri ne için yapıldı?
Her şey 7 Haziran 2015 için…
Dananın kuyruğunun kopacağı tarih için…
|