Önce muhtarları kandırmışlar. Artık ne dediler ne yaptılarsa. Dünden gönüllülermiş onlar da; basmışlar imzayı. Çünkü onların kafa terazilerinde turistten gelecek yeşil, doğanın yeşilinden ağır basıyor. İçlerinden kafası çalışanlar da çıkmış tabii. Senelerdir duyduğumuz “yol yaptık” hikâyeleriyle uyuşturulamayanlar,atmamışlar imza falan.
Bu kez kaya sert. Bakmayın Karadeniz’in o naif yeşiline. İnsanının damarına basınca nasıl olur gördüler; daha da görecekler. Tabii yerel yöneticiler emir büyük yerden korkusuyla “ya olacak, ya olacak” diyorlar ama göreceğiz…
Dedim ya, Karadeniz insanına dokunmayacaksın. Hele yerine, yurduna hiç. Kadınının da tepesini attırmaya gelmez ha! O tam bir özveri örneğidir. Tüm yük sırtında olduğu halde çok sayıda çocuk da doğurur. Yılmaz, yıldıramaz onu hiçbir şey. Toprağına bağlıdır. Onunla yaşar, onunla ölür.
Artvin-Samsun yaylaları YeşilYol’la birbirine bağlanacakmış. Ülkenin her yerinde yabancılara satışlar yapılırken, 3. köprüyüboğaza yapacağız diye tutturup sayısız ağaç kesilirken(bu arada çevredeki manda çiftlikleri bile yok edildi), doğanın dengesi bozulurken, her yeşilin üstüne bir AVM oturtmak gibi bir yol tutturulmuşken, Orta Doğu Teknik Üniversite’sinin ağaçlarını talan edip yol geçirmişken; bir de alay eder gibi Yeşil Yol diye isim koyarak acımasız bir girişimde bulunuyorlar. Hani geçenlerde hocanın birine sunucu sordu ya: “Hocam derdiniz ne sizin?” diye. Sahi, sizin derdiniz ne? Bu yol sevdası nedir? Tabii bu Yeşil Yol öyle kandırmaca ismi gibi yemyeşil asfalt olmayacak. Güya yaylaların arasından geçecek de ondan Yeşil Yol diyorlar. Geçerken de kaç yaylayı halledecek acaba? Bir yol nasıl yapılır; çocuğa sorsan bilir. On bir metre genişlikle geçecek bir yolun ormanlara, yaşayan canlılara vereceği zarar ortada. Ya artan betonlaşmayla başlayan yaşantının yaratacağı çevre kirliliği? Kaç kişinin yüreğine oturacak acısı. Bu arada Yeşil Yol’unyandaş yeşil banknot severleri de yolun kenarına dikip dikip duracaklar tesisleri. Artık Allah ne verdiyse. Düşünün yol üzerinde 40 noktada turizm merkezleri oluşturulacak. Yani oteller, moteller, çim kayak tesisleri falan filan. Delik deşik olacak yaylalar. Suyuna ne karışır, havasına ne karışır tahmin edin siz. Bütün dava,rant, rant, rant… Birileri zengin olurken,olan Karadeniz insanınaolacak. Ve en önemlisi doğaya tabii.Yollarla bölünecek. Bir daha eski haline gelemeyeceği gibi kaçak kat yapanlar misali yeni yeni dayatmalarla canına okuyacaklar o güzel yaylaların. Neymiş efendim; yabancı bir turist, 40 yaylayı bir haftada gezecekmiş… Bizim Karadenizli de kim ki?
Direniyorlar, direnecekler. Yerlerde sürünme pahasına direnecekler. Bakmayın önce horonla direnmeye başladıklarına. Ne demiş ellerinden öptüğüm Karadenizli teyze: “ Bizim topumuz, tüfeğimiz yok, sadece elimizde sopamız var. Onunla karşı duracağız”. Teyze, onların dediği gibi bölgeye ekonomik katkı istemiyor. Yeşil istiyor, huzur istiyor. Binalar, kalabalık istemiyor. Hayvanı rahatça gezsin istiyor. Hakkı değil mi?
Evet, bu memleketin kadınını kim bilmez? Kışın en azgın zamanında kağnıda taşıdığı merminin üstüne evladının üstünden aldığı battaniyeyi örten kadın, benim memleketimin kadını. Öyle bir soydan geldi. Dokundular mı yerine yurduna; dün fotoğraflarını gördüğümüz gibi engel olsun diye taşıdığı koca koca taşlar altında eğriltir boynunu da gıkı çıkmaz. Yaşlı bir kadın “halk benim” diye bağırırken haksız mı? Yaşı gelmiş kim bilir kaça? Engel mi? Tabii ki halk sensin Havva Teyze’m. Sana “çapulcu” diyenlere ağzının payını verdin. Devlet sana hizmet için var. Seni istemediğin şartlarda yaşatmak için değil. Senin yüreğinin bir noktası kaç yola bedel…
Daha şurada iki sene önce Gezi Parkı’nı AVM ye kaptıracaktık. Vadiler,HES’lerle kurutulmaya devam ediliyor.Onun için hiç kimse “biz yeşili seviyoruz”demesin. Yeşili seven, yeşile dokunmaz. Çoğalmasına çalışır. Kesip de sonradan dikmek de mazeret değildir. Kes bakalım bir zeytin ağacını; sonra yenisini dik. Kaç sene sonra mahsul alacaksın.
Özetle, bu kez işiniz zor…
Anamızı alıp gidemeyeceğiz; çünkü anamız bizden önce gidiyor…Dozerlerin, iş makinelerinin önüne.
UYY TUTAMAYRUM ONU DAA!
Sevgi ÜNAL
|