Yazımın başlığı amiyane oldu ama ne yapayım. Başka türlü ifade edemeyeceğim. Çünkü durumun tam karşılığı bu...
Ölen ölene... "Şehit" deniyor. "Mutlu olun, oğlunuz şehit oldu." deniyor.
Halkın artık her gün gelen şehit haberlerine dayanacak gücü kalmadı.
Kılınan cenaze namazları, düzenlenen törenler herkese ıstırap verdi, vermeye devam ediyor.
Bir taraf yeni seçime odaklanmış. Şıp diye tarihini belirledi bile. Bu arada eğitime verdiği önem nedeniyle okulların merdivenlerini ölçüp çöp kovalarını denetliyor. Olmadı; kantinde satılan meyveli sütler için uyarıyor.
Takdir etmek lazım. Ne olursa olsun bir şeyler yapıyorlar.
E, muhalefet ne yapıyor?
İşte yazımın esas konusu:
Aval aval!
Yaptıkları hiçbir şey yok. Karşı taraf bu vatan için en kötü uygulamalarda bulunurken birlik olup da engel olalım demedi muhalefettekiler.
"Yok, onu istemem, yok bu olmaz. O gelirse ben gelmem. Oraya gitmem, burada konuşmam."
Ayrıca oyalama taktiklerine göz göre göre araç olmaları başlı başına hata. Hataları zincirleme devam ediyor. Kurulacak seçim hükûmetinde yer almaya bile karşı çıktılar. Nedir bu burundan kıl aldırmamalar? Her küskün davranış ülke için bir zarardır. Burada evcilik oynanmıyor. Bir ülkenin geleceği sözkonusu. Ama yok!
Aval aval!
Vatanını seven bazı durumlara katlanmak zorunda. Boyun mu eğsin derseniz; o kadar da değil. Ama madem ipleri eline verdiniz karşı tarafın; bazı durumlara da bu vatan için uyum sağlayacaksınız. Ben bir anne olarak evlatlarım için kimlerin yarattığı saçma sapan durumlara katlanmadım ki. Neden? Evlatlarım büyüsün, okusun diye. E, vatan için nelere katlanılmaz ki?
O evlatlar niye ölüyor boşu boşuna? O ağlamayacak diye söz verilen anaların yüreği niye dağlanıyor durmadan? Bu durumlara geleceğimiz neden göz önüne alınmadı? Bu sonlara bile bile gelindi. Cenazelerdeki, sokaklardaki protestolar boşuna değil.
Ama sadece iktidara değil, muhalefete de olmalı. Herkes hesap vermeli. Kötünün iyisine oy vermekten bıktık artık. Bizim ülkemiz, 23 saatlik görev(!) yapan milletvekilleri 46 bin lira, emekli olanları 70 bin lira alsın diye girmedi 7 Haziran'da seçime.
Bozulacağı bilinen şartlarda tutulan, iş işten geçtikten sonra buzdolabına kaldırılıyor. Artık ondan hayır gelir mi? Bir daha çıkarıldığında en baştaki durumu olacak mı? Baştan iyi muhafaza edilemez miydi? Ya ele alınmayacaktı, ya da iyi korunacaktı.
Millet "Öyle alamazsın her istediğini bana sormadan" deyince evdeki hesap çarşıya uymadı. E, buzdolabı boş mu kalsın. Böylece dolap doldurulmuş oldu işte.
Kaos... Yaşadığımız... Nereye kadar devam eder? Nasıl sona erer? Ne yapacağız?
Aval aval!
Öylece bakılmayacak.
Halk, seçime koşa koşa gidenlere olduğu kadar Beştepe'ye gitmeme tavrı gösterenlere beş kardeşle cevap verecektir.
Ülkem, böyle iktidara da, böyle muhalafete de mecbur kaldığı için üzgünüm.
Ben bir damla olarak sadece yazıyla ifade edebilirim düşüncelerimi. Ama muhalefet elinde her türlü imkan varken nasıl kullanmaz, nasıl karşı durmaz, nasıl ülkenin bir sele kapılmasına bakıp durur...
Aval aval!
|