AKP’nin seçim şarkısı olarak kullanacağı “Haydi Bismillah”,CHP’nin YSK’ya başvurmasıyla YSK tarafından yasaklandı.
Çünkü kanunda “Siyasi partiler dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek propaganda yapamaz.” maddesi var. YSK’nın yapılması gereken seçim zamanı engellemesini CHP’nin müdahalesi ile yapması, AKP’nin yıllardır politikalarına dini alet etmesini unutturabilir mi?İslam dininde her işe Bismillah diye başlanılır. Dinden öte, bir gelenek olmuştur halk arasında bu tutum. Yürek temizliği ile alınır dile Bismillah. Yemeğe öyle başlanır.Sokakta bile bir araca binerken besmele çekip Allah’ın adını anan vatandaşlara çok sık rastlarız.
AKP gibi bir parti de, yıllar önce siyasi hayatına besmele ile başladı şüphesiz. Ama o besmele başta edildiği gibi kalmadı. Her yapılan işte din faktörü kullanıldı. Şimdi üzerinden bu kadar yıl geçtikten sonra “Haydi Bismillah” demeleri sadece yaptıkları bir sürü yanlışlar adına Allah’a sığınmak istemelerinden başka bir şey olmamalı diye düşünüyorum. Yoksa son gelişmelerle halk arasında yitirdikleri itibarlarının tamiri oldukça zor.
Dini politikalarına alet ederken kendilerinin dışındakileri Müslümanlıkla ilgisi olmayan, Müslümanlıktan anlamayan, hatta dinsiz olarak gördüklerini sözleriyle, davranışlarıyla belirttiklerine kaç kez tanık olduk. Fikirlerine uymayanları hemen dinsel yönden karalamak. Ya da ihmallerinden doğan suçlarını örtmek için sırtlarını dine dayayıp olanları fıtrata bağlamak, kapı kapı dinsel telkinlerde bulunan kimseler gezdirmek. Bunları hep yaşadık. CHP’nin YSK’ya başvurusunu “CHP sayesinde besmele yasak! CHP işlerini besmelesiz yapabilir ama biz besmelesiz yapamayız” gibi kendilerine özgü usulde yorumlayarak bir kez daha din üzerinden siyasetine devam eden AKP’nin seçim şarkısının “Haydi Bismillah” olması hiç de yadırganmamalı.
Bir yandanbirebir konuştuğum çoğu kişidenözellikle son zamanlarda parti hakkında “ama dindarlar” sözleri duyuyorum. Yani AKP, bazı oyları yakalayacağı yönden yakalamayı çoktan becermiş. İnsanlar partinin, hükûmetin eleştirecek yönlerini artık görmeye başlamış olsalar da bir türlü üstüne giydiği dindarlık özelliğinden soyutlayamıyorlar ne partiyi, ne de onu destekleyenleri.
Öte yandan muhalefetin politikasını yeterince anlatamaması da halk arasında “Kılıçdaroğlu din dersini kaldıracakmış.” söylentilerine neden oluyor. Hoş, bazı zihniyetlere “Hayır, biz din dersini kaldırmıyoruz; zorunlu olmaktan çıkarıyoruz.” deseniz ne fark eder? Ayrımı yapamayan zihniyetlere ne anlatsan boş…
Bir de uyanan bir kitle var. Gerçekleri görüp AKP’ye sırtını dönen. Bu kitle, oylarının çoğunun MHP’ye kayacağını işaret ediyor.
Din dersi konusuna geri dönersek; din dersi zorunlu olmaktan çıkarılsa kaç aile çocuğunun din dersine girmesini istemez ki? Ama normal şartlarda. Tutup da okulların adları imam hatip olarak değiştirilirse ve derslerde ona göre düzenlemeler yapılıp dayatma şekline dönerse iş; o zaman tepki gösterilmesi normal değil mi? Eğitimde yapılan bu uygulama AKP’nin siyasetine dini alet etmesinin en çarpıcı örneği. Din eğitiminin mutlaka verilmesiyse maksat; bu başka biçimlerde de çözümlenebilirdi. Bizler elli yıl öncesinin öğrencileri olarak zorunlu tutulmayan din dersleri müfredatında öğrenim gördük. Ne olduk peki? Her ne kadar bu yazım bazı çevreler tarafından dinsizlikle bile itham edilecek gibi hissediyorsam da beni bilen bilir.
Beni yaralayan diğer önemli konu da bayrağımıza gösterilen önemin yapılan mitinglerin sonunda bittiği, yani göstermelik olması. Tabii bu uzun zamandır devam eden ama seçim veya seçim amaçlı mitinglerde daha çok hissettiğimiz bir durum. Minder, sofra örtüsü olarak kullanılan, hatta ayaklar altına alınan bayrağımız… Bu zihniyette insanların bu memlekete ne vereceğini, zaten ne verdiğini, her durumu işlerine gelene kadar kendilerine araç yaptıklarını, amaçları uğruna neler neler hatta canlar harcadıklarını bilmiyor muyuz? Tanık olduklarımız çok ağır. Vatanını seven bir insanın kaldırası durumlar değil.
Nasıl biz bu durumlara makamlara duyduğumuz saygıdan ötürü bir müddet katlanmaya çalışıyorsak, bir milletin bayrağını araç olarak kullananlar bunu bu kadar belli etmeseler bari. O miting alanını işleri bitince terk eden üst düzey yetkililer, gerçekten bayrağa saygı duyanlar hiç mi ellerine bir gazete almazlar, hiç mi televizyon seyretmezler gibi saçma bir soru sormak gafletiyle tümceme başladım ki uyandım; yandaş medya, basın, tabii ki o hallerin haberini yapmaz, görüntüleri aktarmaz. Ama 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türk bayraklı reklam filmine yasak getirilene kadar taraflarından kimse ağzını açmadı. Günlerce izlenip duruldu.
İki kutsalım, çoğu insanın da iki kutsalı…
Din ve bayrak…
Kullan; kullanana bildiğin kadar ülkesi burası…
|