Geldi öptü, gitti.
Bayram değildi, seyran değildi. O zaman bizi niye öptü?
Bayram değildi diyorum da; bayramın havası vardı ama. İhtişam lafı yavan kalır taht görünümlü koltuklar yanında. Bu tür yapay uygulamalarda bir şeyler sırıtır hep. Burada da perdeler sırıtmış. En az Merkel kadar. O da katı görünümüne halel getirecek kadar sırıtmış.Kadın gelmiş bakmış; “Anacım biz bunlara ne yardım edelim? Ne zenginlermiş meğer. Dünyadaki bütün mültecilere bakar bunlar. İki AB derim, bir Kıbrıs. Çok üstelerlerse hani Schengen diye. Schengenmengen kurban olsun yengen derim. Zaten bu zamana kadar baktılar. Dükkân açan Suriyeli esnaftan vergi almadılar. Suriyeli gençleri üniversitelere sınavsız soktular. Suriyeli öğretmenlere hemen atama yaptılar. Bunlar Suriyelilere vatandaşlarına yapmadıklarını yaptılar. E, bundan sonra da yaparlar canım.” demiş.
Demiş ve apar topar geldiği ülkede günün şehitleri sonsuzluğa uğurlanırken, canlı bombalar cirit atarken uçmuş gitmiş memleketine. Tabii sormuşlar konuk olduğu ülkede gördüğü manzarayı kendisine. “Durun bir atasözü ile özetleyeyim size durumu.” demiş ama aramış taramış duruma uygun bir Alman atasözü bulamamış. Sonra aklına bir atasözü gelmiş Türklerden duyduğu…
“Neydi o?” demiş. “Ayranı yok içmeye tahtla gider görüşmeye miydi neydi karıştırdım şimdi bak!” Entschuldigung!
Sözü tam olarak anımsayamadığı için mi yoksa yıllardır ülkesinde “AlamanyaAlamanya benden garip bulaman ya!” diyen Türklerin ezilmişliği için mi dilemiş; kendi bilir.
Kendi bilir de bizim bildiğimiz; kimse kimseye hele bu Almanya ise durup dururken el uzatmaz. Adına pazarlık dense de… Dünya biliyor. Ne zaman mülteciler Avrupa kapılarına dayandı o zaman başladı kıpırdanmalar. O ülke “Sen al!” dedi, öbürü “Biraz da sen al!” “ Yok, olmaz bana fazla geldi.” Bir çelme kucağında çocuğuyla koşan mülteciye.
Şimdi gel de güven bunlara! Ha saray, ha bunlar! Yapaylık boğazı aşmış. Altınla kaplanan gerçeğin altından Ege Denizi’nde boğulan mültecinin eli gözüküyor…
“İmdat! Yardım edin. Ölüyorum! Üstümden yaptığınız pazarlığınız batsın! Rüşvetiniz batsın!”
Ceyda Sevgi Ünal
|