Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29944418
Bugün Ziyaretçi :  18352
Aktif Ziyaretçiler :  12813

HASTA SAHİBİ
 
Biliyor musunuz; yaş ilerleyince her şey daha değişik yaşanıyor. Acı çekmeniz, gözlemleriniz, yorumlarınız; her şey değişiyor. Bu söylediklerimin ışığı altında kaleme aldım aşağıda yazdıklarımı:
Daha önce de başıma gelmişti. Bilirim hastane ortamlarını. Hani öylece önünden geçtiğimiz asıl ismi şifahane olması gereken yerler. İlk doğumumu yaptıktan sonra hangi hastanenin önünden geçsem doğum yapanlar için dua üstüne dua okurdum. Daha sonraları aile üyelerinin hastalıkları ile bu dualarım genele yayılmaya başladı. Yani insan başına geldikçe bazı durumların farkına varıyor. Yoksa söylediğim gibi öylece önünden geçtiğimiz hatta durak ismi olarak anılan yerler hastaneler.
Oradaki hayat bambaşka. Dışarıyla ilgisi yok! Hiçbir şekilde kıyaslanamaz dış yaşamla. İnsanların yüzleri hüzün yüklü. Ve bu hüzünler,alınan her kötü haberle birlikte çökmüş omuzlarla olan ilişkisini biraz daha sıkılaştırıyor. Acı tarlası sanki. Bir yandan da umut yeşeren ara ara.
Hastalar tarafından bakarsanız; yine dediğim gibi başına gelen bilir diye ne söylesek boş eğer hasta olarak yatmıyorsak. Ama “Hasta Sahibi” gibi bir hastane terimi açısından bakarsak söyleyeceklerim çok. Önce bir kahrolma yaşıyor insan. Hele en yakınının hastaneye aniden yatırıldığını, yoğun bakımda olduğunu, hiç umut olmadığını duyunca. Bu kahroluş hiçbir sözcükle açılıp anlatılamaz. Rüyada sanıyorsunuz kendinizi. Bir kâbusun pençesindesiniz sanki biraz sonra uyanıp kurtulacaksınız ondan. Ama bir müddet sonra kabulleniyorsunuz. Burası hastane… Ve içeride can çekişen bir canınız var. Yoğun bakım… Öyle istediğin zaman girilmiyor. Kapılara isyan, çalışanlara isyan, yaşama isyan, pişmanlıklara isyan, yapamadıklarına isyan, ihmal ettiklerine isyan, an’a isyan. İsyan, isyan, isyan… Alabildiğince… Gözyaşlarınla sulandıkça boy atan isyanlar bunlar. Tevekkül geliyor ardından. Yani günler geçtikçe… Hastane sandalyeleri vücudunun ölçüsüne iyice alıştıkça. Uzun gecelerde en yakın arkadaşların oldukça. Günler sonra iki sandalyeyi birleştirip hiç olmazsa kıvrılıp yatarak şişen ayaklarına çare aramaya başlıyorsun. Nerede bulunduğunu ilk önce anlayamadığın, sonra yüzüne tokat gibi çarpan gerçekle uyandığın birkaç saatlik uykuysa uykunun sonunda bu kıvrılmalarının kıvrandığın acıya hiçbir faydası olmadığını görüyorsun. Aynı şişen ayaklarına olmadığı gibi. Bedenin temel gereksinimleri “Hastanedesin!” demiyor; devam ediyor. Canın istemese miden açlık sinyalleri veriyor. Ya da diyabet hastası olunca yemek zorundasın. Tabii fast-foodun en üst seviyesinde satış yapan kantincilere kızıyor diyabetin ama yapacak bir şey yok!
İçeriden gelen haberlerle ve doktorlarla belli saatte yaptığın görüşmelerle şekillenen ruh halin, artık vücudunu iyice ele geçiriyor. Doktorlar dahil kiminle konuşsan yaşlı hastaların yaşamaya hakkı olmadığını kabul etmek zorunda bırakılıyorsun gibi geliyor insana. Ama içeride inleyen yaşlı senin canın. Sana can veren canın. O, sana sadece canlı bir varlık olarak geliyor. Yaş denen olgu bu bağlamda senin sözlüğünden çıkmış gitmiş oluyor. Aynı zaman gibi… Geçmeyen zaman, sayılan dakikalar… Ama bir bakmışsın bir hafta olmuş bu düzenin çarkına kapılalı.
Hani demiştim ya hastane ve dışarısı bambaşka birbirinden diye. Evet, sanıyorum terbiye oluyor insanlar orada. Hiçbir şekilde kadın, erkek ayrımı yapmıyor kimse. Tabii ki geleneksel durumlar dışında. Burada Türk, Kürt diye toplumu uzun zamandır damga damga ayıran o nalet durumda yok! İnsan var burada… İnsanlar gerçekten insan oluyor yaşadıklarıyla, başına gelenlerle. En ufak ihtiyaçlarında birbirlerine yardım ediyorlar. Dertlerini dinliyorlar. Herkes birbirine yardım etmek için hazır durumda. Birbirlerine iyilikle baktıkları gözlerinden belli oluyor. Bir şarj aletinin bu kadar önemli olduğunu farkına belki de burada ilk kez varıyorlar. Eline tutuşturulan o kahvenin değil kırk yıl, binlerce yıl hatırı olacağı muhakkak.
Günlerdir beklediğin yer, hastanenin acil girişi olmak zorundaysa işin çok daha zor. Ölümlerin en başını kalp hastalıklarının çektiği ne kadar doğruymuş meğer. Ambulansların ardı arkası kesilmiyor. Her ambulans gözlerine talaş rendeleri dolduruyor sanki… Aklın içeride yatan canında bir yandan, bir yandan da günlerce gece gündüz önünden geçen acı yüklü sedyelerde. Ve Azrail “Buradayım!” diye dünya değiştirenlerin yakınlarının gökleri yırtan çığlıklarıyla her gün kendini en az bir kez gözüne gözüne sokuyor. Gençmiş, yaşlıymış; onun için önemli değil. “Sıradaki!” diyor; alıp gidiyor. Sıradaki… Düşünüyorsun bu sırayı… Yatan hastanı, yakınlarını, ailedeki gençleri… Kendini… Panik oluyorsun. “Bu durumları atlatınca hemen kendime baktırmalıyım, göstermeliyim kendimi.” diyorsun. Sonra tekrar düşünüyorsun; sen değil miydin içeride yatan canını altı ayda bir devlet hastanelerindeki kargaşalıkta sıkılmasın, yorulmasın diye özel hastanelere götüren, onlara inanan. Bir kez daha kahroluyorsun, insanlara karşı zaten yitmiş olan güvenin bir kez daha yitiyor.Nalet ediyorsun sağlık vampirlerine…
Bu arada Anadolu insanının dayanışma duygusunu az çok bilsen de yakından tanık olmak hatta hayret uyandıracak derecede birbirlerine olana bu bağlılığına tanık olmak da seni üzüyor. Bir yandan seviniyorsun ülkem insanı böyle birbirine bağlı oldukça dış ülkeler kılımıza bile dokunamaz diye. Bir yandan da akrabalarının neredeyse hiç yok sayıda olması hüzün yaratıyor insanda. Vefanın semt ismi olduğunu zaten bildiğin için de bazı arkadaşlarının durumundan haberdar oldukları halde bir telefonla “Ne oldu, durum nasıl?” diye sormamaları bundan sonraki ilişkilerini düzenlemede yol gösteriyor. Öte yandan her gün arayan dostların olduğu için kendini çok şanslı hissediyorsun. Bir de merak içinde olup da ulaşamayanların, ya da Face sayfana uğramadığın için merak edenlerin, durumu bilip iyi dileklerini mesajla yollayanların olduğundan adın gibi emin olmak da geçirilenler sanki nezle, gripmiş umursamazlığında olan arkadaşlarına(!) üzüntünü oldukça geçiriyor..
Sosyal medya arkadaşlarının ya da yakınlarının başlarına gelen sağlıkla ilgili olumsuz haberlerini okuduğunda mutlaka bir yorum yaptığın, üzüntülerini bildirdiğin aklına gelince de rahatlıyorsun; sen öyle bir insan değilsin iyi ki diye. Zaten olamazsın diye de kendini bir kez daha seviyorsun. Ama bir türlü sosyal medyadaki sayfanı açıp “Arkadaşlarım derdim var; böyle böyle…” demek de içinden gelmiyor nedense. Zaten fırsatın da olmuyor buna. O zamanda ilk fırsatını bulduğunda gazetendeki köşende okuyanın ruhunu sıkacak belki de başını ağrıtacak bu uzun yazıyı döküyorsun günlerin verdiği acıyla zihninden parmak uçlarına…
Bir önceki yazım “Bakan Bakana” başlığıyla bakan atamalarını içeren bir yazıydı. Ama bir hafta önce yazımı bitirmeye az kalmışken böyle acı bir durumla karşılaşınca bir daha el süremedim. Şimdi de böyle özel bir yazıyla gözlerinizi yordum değerli okurlarım. Kusuruma bakmayın.
Sağlıkla kalın.
Ceyda Sevgi Ünal
 

 

Ekleyen:  Sevgi Ünal
Tarih:  26.11.2015
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Sevgi Ünal Yazıları
YAZMIŞ KIŞMIŞSevgi Ünal [ 28.12.2023 Devamı
YETİŞMEK İMKÂNSIZSevgi Ünal [ 14.8.2023 Devamı
KESİLİYORUZSevgi Ünal [ 2.8.2023 Devamı
ÖLÜMÜN DE HAYIRLISI Sevgi Ünal [ 7.4.2023 Devamı
Ölümün de HayırlısıSevgi Ünal [ 23.3.2023 Devamı
UMUT YILISevgi Ünal [ 1.1.2023 Devamı
KIZ DOĞDUSevgi Ünal [ 10.12.2022 Devamı
HAKKI & HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
HAKKI&HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
HAKKI&HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
14. YIL KUTLU OLSUNSevgi Ünal [ 9.11.2022 Devamı
KADINSAN RAHAT YOKSevgi Ünal [ 21.9.2022 Devamı
STETOSKOPLAR KANLANMASIN ARTIKSevgi Ünal [ 12.7.2022 Devamı
PAYANDAMSevgi Ünal [ 19.6.2022 Devamı
ÜÇ HARFLİLERLE ÇALIŞANLARSevgi Ünal [ 14.6.2022 Devamı
ÖLÜMÜN KAREKODUSevgi Ünal [ 26.5.2022 Devamı
23 NİSAN’IMSevgi Ünal [ 23.4.2022 Devamı
BİBER DOLMASISevgi Ünal [ 11.4.2022 Devamı
14 MART TIP SUSKUNLUĞUSevgi Ünal [ 14.3.2022 Devamı
KADINMIŞIMSevgi Ünal [ 7.3.2022 Devamı
REZİDANSTAN MAHALLE ARASINASevgi Ünal [ 22.2.2022 Devamı
REZİDANS KADINIYIM ARTIKSevgi Ünal [ 5.1.2022 Devamı
DİKEN ÜSTÜ Sevgi Ünal [ 14.9.2020 Devamı
CORONALI BAYRAMLARSevgi Ünal [ 29.7.2020 Devamı
GEYİK MUHABBETİSevgi Ünal [ 17.7.2020 Devamı
BEN BİR KORKAĞIM Sevgi Ünal [ 22.6.2020 Devamı
BABALAR EVİMİZİN DİREĞİDİRSevgi Ünal [ 20.6.2020 Devamı
SÜTYENİMDEN YAPSAM Sevgi Ünal [ 8.4.2020 Devamı
SÜTYENİMDEN YAPSAM Sevgi Ünal [ 8.4.2020 Devamı
DEFOL CORONA Sevgi Ünal [ 23.3.2020 Devamı
SUSMA KADINSAN KONUŞMAN GEREKSevgi Ünal [ 8.3.2020 Devamı
YAŞLININ KUM SAATİ Sevgi Ünal [ 6.2.2020 Devamı
KANAL TEDAVİSİ Sevgi Ünal [ 1.1.2020 Devamı
ÖĞRETMEN OLMAKSevgi Ünal [ 24.11.2019 Devamı
BİREBİR ON BİRSevgi Ünal [ 8.11.2019 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  7  8  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam