Birkaç gündür öyle doldum ki artık şort üstüne yazmak şart oldu…
Şort giymiş bir kadına otobüste saldırıldığını duyduğumda inanmak istemedim. Eğer bu saldırı daha ileri saatlerde otobüs dışında bir yerde olsaydı, belki de o genç kadın şu an aramızda yoktu.
Biz bu günlere nasıl geldik diye düşünmeden edemiyor insan. Bu öyle, bir kişinin giyimini beğenmediği bir kadına saldırmasından öte bir şey çünkü. Ve o adam… Fotoğrafını gördüğümde hayret ettiğim adam… Çünkü ben yaşını oldukça almış biri sanmıştım kendisini. “Hamile kadın sokağa çıkamaz.” diyen yaşını almışların izinde giden gençlerdenmiş meğer. Nasıl bir gençlik, nasıl bir geleceğe taşıyor bizi? Ne yapmak istiyorlar? Şiddet uygulayarak herkesi kafalarındaki kalıplara mı sokmak istiyorlar? Yetmedi mi her şeye karışılması? Yatak odalarına kadar girilmesi…
Yazık! Sosyal medyada okuduğum bir yorum en az olay kadar üzdü beni. Yorumun özeti şöyle: Toplum içinde bir giyim adabı olmalıymış. Yoksa bu tür saldırıları, adap dışı giyinenler her zaman (bu devirde) beklemelilermiş. Görüyorsunuz değil mi halktan birinin düşüncesini? “Bu devirde” diyor. Allah aşkına biz hangi devirdeyiz? Hangi devirlerden geçtik de bu devirde şort (adap dışı oluyor) giyince saldırıya uğruyoruz? Bizim ülkemizde devirler geri mi gitmeye başladı diyecektim ama aptal bir soru mu olacak ne?
16-17 yaşlarındayken yani 1973-74 yıllarında etek boyum oldukça miniydi. Tabii şort da giyerdim. Annemin etekleri de dizinin üstündeydi. Anneannem başı örtülü bir kadındı. Babaannem de. Kimsenin kimseye karışmadığı yıllardı. Sokakta rahat yürürdük. O
zamanlar rahat yürüdüğümüzün şimdi farkındayım yalnız. Böyle olayları duydukça.
Saldırıyı yapanın manik depresif olduğu yazılmış. Vallahi bu ülkede çocuklara, kadınlara yönelik her saldırıda bir psikolojik hastalık ismi duymaktan bıktık artık! Yeter! Fedofililik, manik depresiflik bu olaylarda cezadan kurtuluş etiketi olarak kullanıldıkça daha çok saldırılara zemin hazırlanır. Ne hikmetse bu tipler, normal hayatlarını yaşayıp, işlerine gidip gelebilen tipler yalnız.
Ya bu saldırılara tepkisiz kalanlar… Örneğin o otobüsteki insanlar, otobüs şoförü. Kadın atılan tekmenin (evet, tekmeyle saldırılıyor) etkisiyle yarı baygın ama otobüsten indirilip ambulans bile çağrılmıyor. Bu kadar duyarsız bir millet olduk. Şimdi içlerinden çoğu eve gidip bu olayı evdekilere anlatacak, yorumlar yapılacak. Belki de yukarıdaki gibi “devir” yorumları… Ama bilinmeyecek ki böyle saldırılar arttıkça ülke nereye doğru gider. Biz bu işin içine girersek çıkamayız inanın. Yarın öbür gün şortlu biri de bir başkasının kıyafetini beğenmese de tepki gösterse. Bir de olayı Müslümanlık boyutuna taşıyıp alevlendirenler var. Aslında saldırgan genç kadına “Şort giyenler ölmeli, sen bir şeytansın” diyerek saldırırken ardında yatan belli. Bir de bunu amiyane tabirle kaşıyanlar geleceğin dinamitlerini hazırlıyorlar.
Olay bir kişiye yapılmış, birileri tarafından belki önemsenmeyecek gibi görünse de önemli. Bugün şortlu, yarın askılı derken giysilerimize kadar karışılmasına, yarın öbür gün hep düşünülen, kadını hemcinsleri ile otobüslere tıkmalara kadar gidecektir. Böyle giderse o noktada da durulmayacak gibi görünüyor. Ve buna zemin hazırlayanların çoğu da ne yazık ki dik duramayan kadınlar… O otobüsteki erkekleri es geçtim bir tane kadın çıkıp da tepki gösterememiş işte! Biz, bizi düşünmezsek kimse düşünmez… Unutmayalım!
Darbe gecesi ve ardından gelen günlerde oluşan, her kesimden, istediği gibi giyinen insanların birlikteliğinin sergilendiği bir tablo istiyoruz bu ülkede.
Atam’ın devrimlerini hiçe sayıp sokakta cübbeli, sarıklı, çarşaflı gezene ben nasıl bunu hazmedeceğimi bilemeden karışmazken benim giydiğime karışılmayacak arkadaş! Aynı benim 26 yıllık en yakın arkadaşımın tesettürüne karışmadığım, onun da bana yıllardır karışmadığı gibi…
Bu kadar basit…
Ceyda Sevgi Ünal
|