Yemek, içmek, giyinmek, barınmak gibi bir gereksinimdir aslında sevişmek.
Görüyorsunuz; “aslında” diye bir sözcük kullanmak zorunda kaldım burada sevişmenin önünde.
Kesimlere göre değişse de ülkemizde nikahsız çiftler için sevişme olgusu düşünülemez bile. Hele kadın tarafından bakılınca…
Sevişmenin kökü sevgi değil midir, sevgiden gelmez mi oysa?
Sevişmeyi sadece bedene indirgemek biraz garip olmuyor mu? Eskilerin sözleriyle, “ Sevişerek evlendiler,” dediğimiz çiftler ha babam, de babam sevişmişler midir yoksa? “Sevişerek evlendiler,” tümcesini duyduğunuzda aklınıza ne gelir? Benim sevişmek falan gelmez hiçbir zaman. Birbirlerini çok sevdikleri için evlenmiş bir çift gelir.
En dar çerçevede ele alırsak; karı kocanın sevişmediği bir evlilik düşünemese de insan, ülkemizde hiç sevişmeyen bir kitle varmış meğer.
Bilmezlermiş…
Düşündüm, düşündüm. O kadınları düşündüm. Hani durmadan çocuk doğuran… Hani kızlarının adını, Sevda, Sevil, Sevgi, Sevcan, Saadet koyan kadınlar. Onlar da mı bilmiyorlardı sevişmeyi? Bir kez sevişmek istemedi mi canları? Sevişmeyi bilmeyen erkeklerin sevişmekten ne anladığını çok merak ediyorum.
Bir saç okşamak da sevişmektir sırasında...
Düşünün; bir adama verilmiş(!)siniz ki ülkemizde çok çok rastlanan olaylardan. Hatta çocuk gelinleri de kapsayan. Hoyrat, kaba hareketlerle daha ilk geceden karşı karşıya kalıyorsunuz. Adam sevişmeyi bilmiyor. Daha doğrusu adam sevmeyi bilmiyor ki sevişmeyi bilsin. Okulu da yok ki öğrensin. Kültüründe de yokmuş... Sevmediğin bir adam, sevmediğin bir ilişki, tecavüze uğrarcasına… Art arda doğan bebekler. Ve onları yetiştiren sevgi nedir, sevişme nedir tatmamış anneler…
Kendi odun olup kadını da odun zannedenler… İşine geldiğinde “Kadın çiçektir,” deyip çiçek nasıl koklanır haberi olmayanlar… Oysa çiçekler yavaş yavaş açarlar. Pat diye açamaz çiçek yapraklarını. Zorlarsan, zedelenir, açacağı varsa da açamaz. Sorsam şimdi oduna, orgazm nedir diye dile gelir cevap verir ama çoğu erkek bunu bilmez bile, ya da bilir de umursamaz bencilliğinden. Onun için aldığı zevk önemlidir. İş(!)ini bitirir, sigarasını yakar, döner arkasını uyur… Kadın, tabladaki izmarite bakakalır uzun süre. Bir benzetmedir başlatır ister istemez kendisiyle o izmarit arasında. Ertesi sabah bakarsınız ki o saldırgan boğa, yine her günkü öküz haline dönüşmüş sanki o gece yaşanmamış gibi oturuyor karşınızda. Ayıp ya! Her şey yorganın altında ya! Zaten tüm sorunlar şu “Ayıp” la başlamıyor mu? Toplum, erkeğe cinselliğini yaşamayı hak olarak verirken bile ayıp denen görünmez parmaklıklar hep yok mu?
Peki ya kadın… Hani o içinde fırtınalar kopan kadın. O biliyor mu orgazm mı? Farkında mı bedeninin? Kendisinin farkında olmadığı bedenini, erkeğin fark etmesini nasıl bekleyebilir? Küçüklükten beri “Sen kızsın, eteğini ört,” sözleriyle büyütülmüş. Memeleri çıkmaya başladığında kambur yürümeye başlamış. İlk kez regl olduğunda kendini kirli görmesini sağlayan “Kirlendin mi?” sorularıyla karşılaşan
kız o. Belinde kocaman, upuzun bir kırmızı kurdele ile kocasına sunulan ve o paketten mutlaka kan beklenen kız o.
Sırtına vurularak gerdeğe gönderilen damadın coşkusuna bir bakın, bir de odada bekleyen kızın yüreğine. Daha oradan başlıyor sevişmesiz evlilikler. Sonra harala, gürele… Bir sıcak su muhabbeti vardır bildiğimiz eskiden gelen… Sıcak su hazırlamak ve sonrası… Görevini yerine getirmek, yapmak zorundadır kadın. Devamında çoluk çocuğa gark olmalar. O mutsuz, kapana kısılmış kadınların yetiştirdikleri çocuklarla bu döngü devam eder gider.
Bir sevişme sözcüğünden neler çıkardın demeyin.
Sevişmek mutluluk verir. Sevdiğiyle olursa kadına bin kat mutluluk verir. Ama zorla olursa tecavüzün dik alasıdır, eziyettir, zulümdür.
Zaten evlilikte cinsellik adı altında yapılan şey, çoğu zaman tecavüz değil mi? Ama bir şikayet etsen, karakoldan geri dönersin; “Kocandır, evlisin sen!” diye. Bu aşağılayıcı durumu yaşayan kadınların oranı kim bilir ne kadar yüksek. Adam basmış nikahı, malı yapmış kadını. Kullansın kullansın dursun…
Bir de yine kadına yüklenilen bir yönü daha var bu durumun. İnsan sevmediğinle nasıl sevişir? Kadın sevip azıcık sevişmeye kalksa çoğu kocanın aklına gelenler, “Bu kadın bunu nereden öğrendi, daha önce sevişmiş miydi acaba?” gibi zırvalıklardır. Kötü olur hemen adamın gözünde kadın. Nasıl olurmuş kadın dediğinin sevişmeye kalkması? Her yerde olduğu gibi yatakta da yönetim erkekte olmalıdır saçmalığı bilinen hikayelerdendir.
Ben şimdi aklı başında, kadına gerçekten saygı duyan, değer veren bir erkek olsaydım; inanın bu konuları böyle üstünkörü yazmaz, ayrıntıya girerdim. Biliyorum; ister istemez toplumun kurallarına uyan bir kadın olarak ülkemizde “Cinsel seks” diye bir sözcük türetilmişken benim klavyemdeki tuşların kafalarına kafalarına dakikalardır vurmam boşuna…
Ceyda Sevgi Ünal
|