Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29937954
Bugün Ziyaretçi :  11888
Aktif Ziyaretçiler :  2389

ANAM BABAMCILAR
 
Bazı insanlar, sorumluklarına, yaptıkları işlerin rutinine kendilerini kaptırıp hiç sorgulamadan yaşamlarını sürdürürler. Ezber bir yaşamdır onlarınki. Hele biraz eleştirmeye kalkın; dillerine pelesenk olan yanıtları hemen hazırdır: Biz anamızdan, babamızdan böyle gördük. 
Böylece yeniliklerden haberi olmayan, olsa bile yeniliğe açık olmayan at gözlüklü günlerle ömürlerini tüketirler. İster teknoloji alanında, ister sağlık alanında en basit yeni bir bilgiye bile tahammülleri yoktur. Hatta bu kesim, oturdukları mahalleyi bile değiştirmez. Tabii ayakta durmaya çalışan bakkalı, kasabı da. Belki de küçük esnafın yaşaması için böyle zihniyetler de gerekir ülkemizde ama bu kadar katı tutumlu olunca insan, o bakkala,  kasaba gelen yeniliklere de bir kulp takar her zaman. Bakkalı anladık da kasaba ne yenilik gelebilir demeyin. Geçenlerde “Ne o öyle marketten et almalar,” diye kendime kızarak kasabın birine girdim. Girmez olaydım. Ben o kasabı anam babam kasabı sanmıştım oysa. O kadar et çeşidi vardı ki. Tavukları saymıyorum bu arada. Ve o kadar pahalıydı ki. Pek sık et yemediğimden herhalde fiyatlar tavan yapmış da haberim yok dedim. En ucuz et,  o da yağdan görünmeyeni tabii;  kırk beş liraydı. Çocukken annemin kasaba her gittiğimizde “Şuradan yarım kilo kıyma ver Naim,” demesi gibi birkaç sözcük ağzımdan bir türlü çıkamadığından en son gözüm yüz lira etiketli pirzolaya takılmış halde kendimi dışarı zor attım. Yahu şurada Sırp kasabının güzelim kıyması varken sen ne diye dış görünüşüne kanıp da anam babam kasabı zannettiğin dükkandan yurdunun etlerini almaya kalkarsın kadın diye az söylenmedim hani.  Ve eminim ki çoğu aile, Sırpların o güzelim etlerinden, kıymalarından alıyor mecburen. Yine de parası olan neredeyse o dükkanları kaldırırcasına alışveriş yapıyor. Buna da dün gittiğim bir sakatatçıda tanık oldum.
 
Yani bahsettiğim anam babamcı zihniyetin biraz da parası olması gerekiyor benim gözlemime göre. Tabii ki her şey para değil. Alınır tavuk kanat ucuzca, gidilir bir deniz kıyısına. Mangal yakılır. Salata falan. Karpuz yanına. Top oynanır. Babadan görme çubuklu pijamayla uyunur derken akşam olur. Toplanılır dönülür. Sonra oradan geçenler “Buradan hangi hayvan geçmiş,”  diye masum hayvanlara hakaret ederler. Oysaki vaktiyle analarının babalarının piknik yaptığı bile belli olmazdı artlarından. Çünkü onlar, yemeklerini ardımızdan ağlamasın duygusallığıyla yiyen insanlardı. Çöpleri de bir o kadar az çıkardı. Çıkanları toplamadan oradan ayrılmazlardı. Her şey filelerde, kese kâğıtlarında taşınırdı. Şimdi ise her yer poşetten geçilmiyor. Zaten poşetler belli başlı çöp sorunu. Doğanın baş belaları…
 
Anam babamcılar kolaycı, tembel insanlar diyeceğim ama bakıyorum kadın on beş katlı sitede oturuyor. Sokağında halı yıkama dükkanı olduğu halde apartmanın park yerine sermiş kelle halıyı ha babam de babam sabunlayıp fırçalıyor. Birisi laf söylese “Ben anamdan böyle gördüm,” diyor hemen. “Oralar temiz yapmaz halıyı,” diye de bilmiş bilmiş ekliyor. Sanki gitmiş görmüş, nasıl yıkanıyor, nasıl kurutuluyor gibi. Kullandığı sabunların artıkları on milyar beş yüz bin akarla halının dibinde parti veriyorlar haberi yok.  Halı kuruyunca da o partiyi üstünde verecekler.
 
Bunların içinde bazı tipler var. Onlar da yemek yapma konusunda hâlâ eski yöntemlere saplanıp kalmışlar. Tamam klasik yemeklerimizin yapılış şekli belki zor değiştirilir ama bizim damarlarımız neden tıkanıyor diye düşünen yok. Hiç olmazsa kızartmaları azaltsak. Neden bas bas bağırıyor bazı doktorlar. Yok ama onlar eski kafada hâlâ margarinle yemek pişirenleri bile var. N’yapsın ama; anasının babasının zamanında elin Amerikalısı tutmuş “Zeytinyağlı yiyemem;” diye şarkı uydurtup tüm ülkeye göbek attırmış.  Margarinler, mısırözü yağları baş tacı edilirken Amerikalı al sana Marshall diyerek o zamandan damarlarımızı daraltmaya başlamış.
 
Anam babamcıların da kandırılma yönlerinden ebeveynlerinden farkları yok. Dizilerin içinde “ürün yerleştirme” başlığı altında yapılan reklamlar yetmiyormuş gibi bir de bir dizinin iki buçuk saate yayılmasına neden olan reklamlar beyinlerine sokularak alışverişe çıkıyorlar.
Yani onlar da aslında aynı düzendeler. Bir zamanlar televizyon olmadığından radyoda şarkıyla uyutulan millet, şimdi özenilerek izlenen diziler aracılığıyla reklamlarla uyutuluyor. Onun için ben anam babamcı değilim diyenler bile öyleler aslında.
 
Fakat bu anam babamcıların kırıldıkları bir nokta var ki sormayın. Eskiden kendilerine yapılmayan doğum günlerini onlar da çocuklarına da gavur âdeti diye yapmamışken bir bakıyorsunuz o katı anam babamcılar torunlarının yaş günlerinde çekilen her karedeler.  Hatta başlarında, boyunlarında doğum günü süsleriyle verilen pozlarıyla.
 
Keşke hep böyle güzellikler olsa ama bazen bu anam babamcılar sağlık konusunda da tutuculuklarını devam ettirirler. “Yahu anam seksen beş yaşında öldü hayatında doktor yüzü görmemiş, beş bebeği de tarlaya doğurmuş,” diyenlerini mi ararsınız yoksa zorla da olsa doktora görünüp “Anamın kullandığı bir ilaç vardı,” diye fi tarihinden kalan, bazılarının sonradan yararından çok zararı olduğu anlaşılarak toplatılmış ilaçları mı istemekte ısrar edenler mi?
Özet olarak bu anam babamcıların kafaları tembel. Düşünmek, ölçmek, biçmek, tartmak istemiyorlar. Körü körüne gittikleri bir rotaları var…
 
Din konusuna ise girmiyorum bile… Girecek olsam herhalde hâlâ bahçede, yolda çocukların gözünün önünde adeta işkence yapılarak kesilen kurbanlıklardan başlardım. Sonra dayanamaz kıyaslamayı falan bırakır; dindar nesil yetiştirmek amaçlı ailelerinden koparılıp yurtlarda yanan, tecavüz edilen çocukları yazardım. Susturulan aileleri yazardım.
 Neyse anam babam, benim içim kaldırmıyor bunları…
 
Ceyda Sevgi Ünal
 

 

Ekleyen:  Sevgi Ünal
Tarih:  24.12.2017
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Sevgi Ünal Yazıları
YAZMIŞ KIŞMIŞSevgi Ünal [ 28.12.2023 Devamı
YETİŞMEK İMKÂNSIZSevgi Ünal [ 14.8.2023 Devamı
KESİLİYORUZSevgi Ünal [ 2.8.2023 Devamı
ÖLÜMÜN DE HAYIRLISI Sevgi Ünal [ 7.4.2023 Devamı
Ölümün de HayırlısıSevgi Ünal [ 23.3.2023 Devamı
UMUT YILISevgi Ünal [ 1.1.2023 Devamı
KIZ DOĞDUSevgi Ünal [ 10.12.2022 Devamı
HAKKI & HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
HAKKI&HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
HAKKI&HAKİYESevgi Ünal [ 20.11.2022 Devamı
14. YIL KUTLU OLSUNSevgi Ünal [ 9.11.2022 Devamı
KADINSAN RAHAT YOKSevgi Ünal [ 21.9.2022 Devamı
STETOSKOPLAR KANLANMASIN ARTIKSevgi Ünal [ 12.7.2022 Devamı
PAYANDAMSevgi Ünal [ 19.6.2022 Devamı
ÜÇ HARFLİLERLE ÇALIŞANLARSevgi Ünal [ 14.6.2022 Devamı
ÖLÜMÜN KAREKODUSevgi Ünal [ 26.5.2022 Devamı
23 NİSAN’IMSevgi Ünal [ 23.4.2022 Devamı
BİBER DOLMASISevgi Ünal [ 11.4.2022 Devamı
14 MART TIP SUSKUNLUĞUSevgi Ünal [ 14.3.2022 Devamı
KADINMIŞIMSevgi Ünal [ 7.3.2022 Devamı
REZİDANSTAN MAHALLE ARASINASevgi Ünal [ 22.2.2022 Devamı
REZİDANS KADINIYIM ARTIKSevgi Ünal [ 5.1.2022 Devamı
DİKEN ÜSTÜ Sevgi Ünal [ 14.9.2020 Devamı
CORONALI BAYRAMLARSevgi Ünal [ 29.7.2020 Devamı
GEYİK MUHABBETİSevgi Ünal [ 17.7.2020 Devamı
BEN BİR KORKAĞIM Sevgi Ünal [ 22.6.2020 Devamı
BABALAR EVİMİZİN DİREĞİDİRSevgi Ünal [ 20.6.2020 Devamı
SÜTYENİMDEN YAPSAM Sevgi Ünal [ 8.4.2020 Devamı
SÜTYENİMDEN YAPSAM Sevgi Ünal [ 8.4.2020 Devamı
DEFOL CORONA Sevgi Ünal [ 23.3.2020 Devamı
SUSMA KADINSAN KONUŞMAN GEREKSevgi Ünal [ 8.3.2020 Devamı
YAŞLININ KUM SAATİ Sevgi Ünal [ 6.2.2020 Devamı
KANAL TEDAVİSİ Sevgi Ünal [ 1.1.2020 Devamı
ÖĞRETMEN OLMAKSevgi Ünal [ 24.11.2019 Devamı
BİREBİR ON BİRSevgi Ünal [ 8.11.2019 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  7  8  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam