Anneler Günü’ne az kaldı. O gün kadınlar için ne övgüler yapılır her yıl dinleriz. Aşağılarcasına dinleriz diyorum ama sadece bir gün için kadının yüceldiği bir ülkede yaşamak gerçekten çok zor ve üzücü.
O gün, o kadar yüceltilen kadına neler reva görülmüyor ki…
Tecavüz edilirken sustu, bağıramadı diye % 50 engelli bir kadının 5 tecavüzcüsü serbest bırakılıyor. Veya kadınlar tecavüzcüleriyle evlenmek zorunda kalıyorlar.
Öte yandan kendisine tecavüz eden adamı öldüren kadına müebbet hapis cezası veriliyor. Karısını öldüren bir erkek ise takım elbise-kravat göz boyamasıyla ağır cezadan kurtuluyor.
Ama kime sorarsanız kadınlar çiçektir. Başlarının tacıdır ve cennet anaların ayaklarının altındadır.
Kim kimi kandırıyor?
Daha geçen hafta kadınlar sahneye çıkmasın diye bir tiyatro oyunun düzeni değiştirildi. Bundan ötesi var mı?
Kadının bir gram değeri yok ülkemizde. O sahneye çıkarılmayan, seyircilerin yanında sıralanarak sadece oyuna şiir okuyarak katılabilen kadınlar gibi olsun, geride dursunlar isteniyor tüm kadınlar.
Biliyoruz ki kadının sokağa da çıkması istenmiyor. Hele hamileyse eyvah eyvah! Görenin aklına neler gelmez ki. Eğer sokağa çıkacaksa da kendi pembe otobüsüne binsin diye oyunlar oynanıyor kadınların üstüne.
Toplumdaki bazı kemikleşmiş düşünceler, bakışlar, bu çağda artık ortadan kalkacağına, hızla ülkemin kadınını geriye gitmeye, onu dört duvar arasına mahkûm etmeye zorluyor.
Kurtuluş Savaşı’nda bu ülke için canını ortaya koyan, kundaktaki bebeğini feda eden kadınlarımızın, kendilerini temsil eden kadın sanatçılara reva görülen tavırlarla o gece kemikleri sızlamıştır mutlaka.
SİZ KADIN DÜŞMANLARI
Hiç düşündünüz mü acaba; bizim insan yerine koymadığımız o kadınların yerinde biz olabilirdik diye. Biz de kadın olarak yaratılabilirdik diye. O zaman bu ötekileştirmenin ne olduğunu anlardınız. Ama siz nasıl o empatiyi yapabilirsiniz ki? Kadın deyince; durmadan çocuk doğuran, ev işi yapan, erkeğin her dediğine boyun eğen, her isteğini yerine getiren bir köle görüntüsü var o örümcek ağlı zihinlerinizde.
Bunda da suçun çoğu yine kadınlarda tabii ki. Şimdi sokağa çıkıp bir sorsak kaç kadın bu ezilmişliğinin farkındadır acaba? “Erim ne derse o olur,” hesabı yaşayıp dururlar. Bir de yaşanılan haksızlıklara başkaldıran kadınları ayıplarlar. Onların bu ezilmişlikleri topluma
yayıldıkça da sadece özel günlerde yapılan ikiyüzlülüklerle kadınlara önem veriliyormuş gibi gösterilip arkalarından kuyuları kazılıp duruluyor.
Suudi Arabistan gibi bir ülke bile kabuğunu kırıp kadının hakkı olanı kabul etmeye başlamışken ülkemizdeki geri kalmış zihniyet bizi nerelere götürecek bakalım…
Ceyda Sevgi Ünal
|