HOKKA YÜREKLİ ANALAR
Yine bir Anneler Günü yaşıyoruz. Çocuklarından annelerini ziyaret edebilecek olanlar onları sevindirecekler. Bazı evlatlar uzak diyarlarda olduklarından annelerinin yanında bulunamasalar da sağlıklarının yerinde olmaları, anneleri için en büyük armağan mutlaka.
Bugün neredeyse bir ay önce başlayan, beyaz eşyadan tutun da en küçük eşyaya kadar güya güne özel indirimlerle keselerini doldurmaya çalışanların da günü aslında. Hiçbir ulvi kavram yok ki kapitalizmin pençesinde allanıp pullanıp bayağılaştırılmasın.
İşin maddi yönünü düşünmek istemiyorum. Çünkü anneler için anımsanmak dışında hiçbir şeyin önemi yok bence.
Anımsanmak… O evlatlar da annelerine koşacaklardı bugün. Ellerini öpüp hayır dualarını alacaklardı. Yaşasalardı… Şimdi anneler onlara gidecekler. Kabirlerini gözyaşlarıyla sulayacaklar. Yüreklerine çöreklenen acı, bir kez daha katmerlenecek. Hokka gibidir yürekleri o anaların. Yıkılmışlardır ama dökmezler dertlerini ortaya. Susar, susar, susarlar…
Aniden seçim havasına giren ülkemizde o anneler artık kimin umurunda zaten…
Evlatları sağ olan anneleri ise onların gelecek kaygıları sarmış sarmalamış durumda.
Annelik çok kutsal. Canından can üretiyorsun. Sonra da ömründen ömür veriyorsun evlatlar için. Bana kalırsa öldükten sonra da devam ediyor annelik.
Ülkeme dönecek olursam eğer; nerede bir hamile görsem aklıma bazı zihniyetlerin düşündüğü gibi o hamileliğin nasıl oluştuğu değil, “Bu ülkeye çocuk doğurulur mu?” sorusu geliyor. Bu zamanda her zamankinden daha çok sorumluluğu var annelerin. Çünkü nereye gittiği belli olmayan bir sistemin içine çocuk doğuracaksınız. Zaten ne kadar kaçayım deseniz de hormonlu, katkı maddeli gıdalarla hamilelik geçirerek doğurduğunuz bir evladınız olacak. Paranız varsa eğer onu daha korunaklı besleyerek büyütebilirsiniz. Tabii bilinçli bir anneyseniz. Yoksa mantar gibi çoğalan malum marketlerin o üç-beş kuruşa sattıkları ambalajlı iğrençliklerden çocuğunuzun beslenme çantasına kadar koyar, pahalı diye övünerek aldığınız elim kadar çilekler gibi hormonlu meyvelerle hormonlu çocuklar büyütüp durursunuz.
Eğitim sistemine ucundan girecek olursak; gözü gibi baktığın evladının o sistemin içinde oyuncak edilmesine seyirci kalmanın bir anne için ne kadar çaresizlik ve acı verici bir durum olduğunu tahmin edebiliyorsunuz herhalde. Çocuğunun istediği okulda, istediği eğitimi görememesi, sonunda hasbelkader bir meslek sahibi olup kendini yurt dışına atması sürecini yaşayan annelerin oranı gittikçe yükseliyor. Annelerin özlemi dışında, ülkenin beyin kaybı hiç de yadsınamayacak bir gerçek.
Annelik öyle kolay değildir. Doğur ve saldım çayıra, Mevla’m kayıra hesabı hiç olmaz. Üstelik sadece kendi çocuklarının derdi de dert olmamalıdır bir kadına. O yüzden de doğurmak anne olmanın bir özelliği hiç değildir. Ne kadınlar vardır ki; doğurmamış ama bir anneden çok daha fazla anne olmuşlardır. Ne anneler de vardır ki; evlatları umurlarında olmamış, hatta onlara olmadık kötülüklerde bulunmuşlardır. Onları ruhsal yönden hastalıklı anneler olarak kabul ediyorum.
Anneliğin bir özelliği de sadece verici olmaktır. Almak sözcüğü anneliğin kitabında yer almaz. O kitap özveri mürekkebiyle yazılmıştır zaten. Allah’ın dişilere verdiği annelik içgüdüsü kadar özel ne var?
Düşünün; minicik bir kız çocuğunun elindeki oyuncak bebeğe gösterdiği özeni. Her kadın küçükken mutlaka bu özel duyguları yaşamıştır. Hatta o zamanların tanığı bebeklerini ömrü boyunca saklayanlar bile vardır.
Tüm bunlardan sonra kim çıkıp da kafası kızdığında anneler üzerinden saçma sapan sözler, küfürler ediyorsa kendi annesini hiç düşünmüyor, onun onurunu kırıyor demektir.
Bir annenin, evlatlarının iyi günler görmesinden başka istediği şey yoktur. Bu, ne kadar çocuk yetiştirme yöntemleri ayrı olsa da her ülke için aynıdır. Ülkemizde çoğu bakıcılık yapan yabancıların hemen hemen hepsi evlatlarının özlemiyle onlar için burada çalışıyorlar.
Geçenlerde gördüğüm bir anne kedinin, altı yavrusunu sırayla temizlemesi, onları çevreden kollaması, o yavruların annelerinin altından, üstünden geçerek yaptıkları güven içinde mutlu oyunları gibi seyredilmeye doyulmayan halleri, bana insanoğlunun sokakta doğuran hayvanlara bakarak bile anneliğin kutsallığını anlayabileceğini kez daha düşündürdü.
İşte Anneler Günü’nün anlamı, annelik gibi kutsal bir kavramın değerini bilmek, hak ettiği yere oturtmaktır. Özellikle annelerimiz hayattayken bu güzel duyguları yaşatmak gerekir ki yitirdiğimizde “Keşke,” demeyelim.
|