Bin şükür ki bu Babalar Günü’nde de babam başımızda. “Keşke bizim de babamız başımızda olsaydı da sadece nefes alsaydı,” diyenleriniz olacaktır içinizde mutlaka. İşte ben de öyle düşünerek şükrediyorum.
Ne babalar vardır “iskele babası” olan. Sadece çocuğunun dünyaya gelmesine aracılık etmiş sonrası çaldım çayıra Mevla’m kayıra kafasıyla yaşayan. Bazı babalar da, gözü gibi baktıkları evlatlarına, koşullar değişip yeni bir hayata geçtiklerinde kör göz işlemi yaparlar. Yıllarca arayıp sormaz, nafaka ödemezler. Kırk yılda bir akıllarına eserse ellerine hediye diye kullanılmaya başladığında kalitesizliği anlaşılıp çöpe atılacak bir çift çorap alıp ortaya çıkarlar. Bir de evlatlarını taciz eden hatta tecavüz edenleri vardır ki onlar için değil baba tanımı, insan tanımı dahi yapılamaz.
Yine şükrediyorum ki; benim babam adam gibi adam oldu hep. Belki yorucu görevinden, harç taşımasına kadar uğraştığı evimizi yapma aşamalarından dolayı bizimle çok ilgilenemedi. Belki eski babaların temel özelliklerinden biri olan sevgisini belli etmeme geleneğine uyup bize sevgisini çok gösteremedi. Ama güvendiğimiz, dayandığımız, ağız dolusu “Babam,” dediğimiz bir adam oldu. Bizim babamız gerçek babaydı…
“Babaydı,” diyorum çünkü üç yıla yaklaşan bir süreçte sanki rollerimiz değişti. Ben büyük, babam çocuk gibi bir hallere girdik. Hem fiziksel hem zihinsel aksamalar soktu bizi bu yola. Çok acı geliyor insana bu haller… Çünkü dağ gibi gençliğini biliyorsunuz babanızın. O, seksen dokuz yaşında bir evlat olarak “Anne, annemi istiyorum,” diye ağlarken hiç olmazsa günde bir kez gözünüzün önünden esintisiyle geçiyor geçmişteki o canlı, esprili günlerinden birer kuple. Hastanelerde rapor peşinde koştururken babasının elinden tutup getirmiş evlatlara özeniyorum keşke benim babam da yürüyebilse diye. Keşke zihin karışıklığı yaşamasa, ağrısı, yaraları, sıkıntıları olmasa diye.
Sonra pansuman için eve gelen hemşirelerden öğreniyorum ki babam, hizmet verdikleri hastaların içinde en iyisiymiş.
Hemşirelerden bu bilgileri alınca benden hep duyduklarını yineleyip “Siz bilmezsiniz ne adamdı benim babam,” diyorum ister istemez ve yine şükrediyorum ki babam iyi ki var, iyi ki nefes alıyor.
Ceyda Sevgi Ünal
|