10 yıl olmuş yayım hayatına başlayalı. 10. yılın kutlu olsun. Ben de 6 yıldır seninle birlikte inişler çıkışlar dolu bu güzergâhta yol alırken günün koşullarına göre kâh üzüldük, kâh yorulduk, kâh sevindik hoş sevinçlerimiz az oldu ya ama bir tek yoldan dönmedik. Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık yolundan…
Aracı olduğun yardımları ve hayırlı işlerini takip ederken belki katkım olamadı ama duyduğun hazdan bir nebze solumak bile mutluluk verici. Haksızlığın yapılmadığı aile ortamın, bir yazarın olarak bana güven veriyor zaten. Senin de bana güvendiğini bildiğim gibi. İyi günümde, kötü günümde yanımda olduğun için bir kez daha teşekkürler Efece Haber. Zaten her ilişkinin temel taşı güven değil midir? Senin en hoşuma giden ikinci yönün de inançlı olman. Milli bayramların, günlerin coşkusu, dini bayramların, günlerin coşkusuyla el ele hep sende. Ayrıca açtığın Bir Demet Nergis sayfan, sanata verdiğin değerin en büyük göstergesi.
Günümüzde yazılı ve görsel basının sanki(!) tek elde toplandığı ortamda sanal olarak mücadele etmek, varlık göstermek ve bunu başarmak ne kadar zor, ne kadar yorucu. Umursamayıp “Bu karadır, bu aktır,” deyip bırakmıyorsun. Aka kara bulaşmışsa araştırıyor, isyan ediyorsun, karada birazcık ak görebilir miyim diye çabalıyorsun yıllardır. Az bir beyazlık görsen o yana dönüyor, aralamaya çalışıyorsun. Yani hep umut içinde, umudunu kaybetmeyen bir gazetesin.
İtiraf etmeliyim ki ben yazılarımın içeriğini az da olsa değiştirmek zorunda kaldığımı hissediyorum yani o yöne doğru itilmiş hissediyorum kendimi. Herkesin olduğu gibi benim de sorumluluk taşıdığım kişiler var. O yüzden artık çalakalem yazamıyorum demek istiyorum.
Yıllardır devam ettirdiğin sorumluluğu, içinde bulunduğumuz koşullarda da her zamanki gibi yürütmek kararlılığını hissediyor, görüyor, takip ediyoruz Efece Haber. Koruduğun çizgiden, döneme göre onun bunun yaptığı gibi amiyane tabirle yalakalığa ufacık bir eğilim göstermeden hem de. Duruşun, yayımladığın kitabının başlığı Hayata Bakış’ınla hep aynı…
Zor dönem, zor günler… Kağıt endüstrisinin bitirildiği, fırlayan dolarla, değil yazılı basına kağıt, tuvalet kağıdı almakta zorlanılan dönemde bir de uygulanan baskılar yazılı basına can çekiştiriyor. Bu da internet gazetelerinin ve okur kitlesinin biraz daha artmasına neden oldu bence.
Her zaman söylerim; kitabın sayfa çevirirken hışırtısı insanın içinde bir şeyler kıpırdatır hatta hoplatır. Gazetenin de öyledir… O kokusu, mizanpajı… Okur çevirdiği sayfada alıştığı, bağımlı olduğu düzenle karşılaşacağını bilir sunulanlar her gün yeni de olsa. Buna rağmen biliyorum ki, biliyoruz ki her sabah senin sanal sayfalarını heyecanla bekleyip açan okurların var Efece Haber. Okuru olmadan bir gazete neye yarar? İster sanal olsun ister elde tutulabilen. Değil mi? Yoksa nasıl aynı yolda yürür insan düşüncelerini paylaştığı okurlarıyla? Onlardan aldığı destekle çabalar, bir şeyleri göstermek için, bir şeyleri doğru yola sokmak için isyan eder kötüye, isyan eder yanlışa. Kendi doğrularını yazarken okurunun da doğrularını yanında bulur bir gazete, bir gazeteci. Onların yüreği, dili olur. Zaten bir gazetenin okur kitlesi böyle oluşur.
Efece Haber, sana, seni 10 yıldır takip eden değerli okurlarımıza, kurucumuz M. Yahya Efe Bey’e sonsuz şükranlarımı sunarken nice 10 yıllarda yayım hayatının sürekliliğini diliyorum. Bu yolculuğa bir an önce daha güzel ve özgür koşullarla devam etmek hakkımız ve gerçekleşmesi gereken dileğimizdir.
Efece Haber Ailesi olarak bize destek olan okurlarımızla bir çağlayan olup geçtiğimiz yollardaki tüm sivrilikleri uzun sürse de aşındıracağımıza inancım tam.
Dile kolay! 10 yıl bu! Başarı dolu…
Yüreğime ferahlık veren o sözcükle sizi selamlıyorum:
Merhaba Efece Haber…
Merhaba Efece Haber Ailesi…
Merhaba Efece Haber okurları...
Sizinle varım…
Ceyda Sevgi Ünal
|