Hani halk arasında bir söz vardır; biz adam olmayız diye. Daha oradan başlamıştır kadınla erkek arasındaki ayrım. Adamlık diye bir kavram yerleşmiştir. Biz de ağız alışkanlığı ile kullanır dururuz. Ama şöyle bir düşününce “önce insan” olmaktır önemli olan; kadın veya erkek olmak değil. Gel de bunu bazı zihniyetlere anlat…
İşte o zihniyetlerin adamları gerçekten adam olamazlar. Çünkü insan değillerdir ilk başta. Kalıpları insandır sadece.
Böyleleri için kadın daima arka plandadır. Hatta yoktur. Hani karnından sıpayı, sırtından sopayı diyenlerden bahsediyorum. Onlar için kadın, doğurma ve ev işi yapma makinesidir. Bu erkeklere fırsat verenler de yine aynı zihniyette erkekler ve kadınlardır. Biliyorsunuz altı yaşında kız çocuğu ile evlenilebilir denen bir ülkede yaşıyoruz. Belli bir çevreden gelen kadınlar da bunlarla birlik olabiliyor. Hatta bunların okumuşları ki eğitim görmüş diyemiyorum eşinin birkaç kadınla evlenebileceğini savunan tipler.
Bir de öyle tipler var ki kadın sokağa belli bir saatten sonra çıkarsa, ya da açık saçık(!) giyinirse “aranıyor” kabul edip tecavüzü hak ediyor diyerek zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Ve işin komik tarafı kadın hakkında bazı kesimler de lütfedip çıkabilir, giyebilir, bu halleri kadının tecavüze uğramasını teşvik edemez diye karar çıkarabiliyor.
Şimdiye dek hangi erkek için konuşuldu böyle şeyler ülkemizde? Niçin kadın böyle saçmalıklarla ayrılıyor? Neden sadece insan olarak bakılmıyor kadına? Neden tecavüz edilen kadın suçlu gibi muamele görüyor? Kendini suçlu görmesine çalışılıyor? Hatta tecavüzcüsüyle evlendirilmesi için çabalanıyor. Her ay artan kadın cinayetlerine ne zaman dur demek için adım atılacak?
İşte tüm bunları yapan, zemin hazırlayan zihniyetler, evet siz adam olmazsınız, o-la-maz-sı-nız…
Ama biz size rağmen kadın oluruz.
Yeter ki üstümüzden ellerinizi çekin.
Yeter ki çelme takmayın artık.
Bizi sadece insan olarak görmeye çalışın. Ülkemizde Ayşe Kadın fasulyenin değeri bile 30 lira olmuşken tutup da bize ikinci sınıf muamelesi yapmaktan vazgeçin artık.
Biz kadınız. Sizi doğuranız bunu unutmayın. Sadece sizi değil bir ülkenin geleceğini de kadınlar, onların yetiştirdiği evlatlar doğurur. Kadın fiziksel olarak erkeklerden ayrılırmış gibi fesat konuşmalar bizim muhatabımız olamaz. Neredeyse kadın doğduğumuz için suçlanacak duruma getirildik. Biz koruma, korunma, sığınma istemiyoruz. Bir ülkenin kadın konusunda en büyük ayıbı kadın sığınma evlerinin sayısının çokluğudur. Kadına değer verilen ülkede bu evler hiç olmamalı. Yani değer vermek kadınları izole etmek değildir. Ona eziyet edeni toplumdan uzaklaştırmak, sudan sebeplerle ortalıkta rahatça dolaşmasına izin vermemektir.
Kadınları fiziksel yönleriyle sınıflandırma çabalarında olanlar onların içindeki kudreti, kuvveti anlayamazlar Aslında anlamaları için analarına bakmaları yeter ama işlerine gelmez. Çünkü erkek egoları çok yüksektir. Kadınları gözetim altında tutarak adam olduklarını sanırlar. Çünkü çevreleri buna uygundur.
İşte biz kadınlar bu çevrelere, burada yetişenlere, adam olmayanlara rağmen kadınlığımızdan hiçbir zaman ödün vermeyeceğiz.
Bu özel günün amacı için, bu uğurda can verenlerin kemiklerinin sızlamaması için, bizim, çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için buna mecburuz. Kimsenin iznine, onayına gereksinimiz yok bizim!
Adam olmayanların karşısında dimdik duran kadınlarız…
Ceyda Sevgi Ünal
|