Dünya Tiyatrolar Günü. Tiyatro, sanatlar içinde en sevdiğim dal. Sanatçısına en özendiğim de. Bu yaştan sonra bir oyunda yer almak üzere bu yıl bir tiyatro kursuna yazılsam da özel hayatımdaki karmaşanın zihnime işgali sonucu ezberlerimde başarılı olamamak korkusuyla kurstan ayrıldım. Ama içimde ukdedir. Bir gün mutlaka…
Tabii içimi bir burukluk sarmadı değil bu yüzden. Sonra düşündüm; kızım Sevgi dedim, sen zaten yeteri kadar rol yaptın yaşamında. Yüzünde o maskeyle yıllarca gezmek kolay mıydı? Hangi kadın başarabilirdi bunu? Başarılı olduğunu nereden biliyorsunuz derseniz; durumlar ortaya çıktığından herkesin ağzının bir açık kalmasından, bu şaşkınlıklarını sözcüklere dökmede yaşadıkları zorluklardan tabii ki. Benim bunu nasıl başardığıma, sabrıma olan hayranlıklarından. Evet, ben yaşamımın tiyatro sanatçısı oldum yıllarca. Hiç aksatmadım sahneye çıkmayı. Sahne üstündeki performansım süperdi. Repliklerimde hiç hata yapmadım. Kostümüm, makyajım her zaman uygundu, hatta abartılıydı biraz da. E, kolay değil yılların prangasını ayağında sürüklerken bir de mutlu rolü yapmak. Bazen de terazinin ayarı kaçıveriyordu.
Neyse ki gittiğim kurslar yetişti imdadıma. Özellikle cilt bakımı kursu. Cilt bakımı deyince zannetmeyin ki sadece cilt bakımı öğrendim. Usta hocamız, bize sahne makyajından tutun da kostüm çalışmasına kadar tüm bilgilerini aktardı. Bende de müthiş bir uyum, heves vardı ödevlerime karşı. Örneğin: bir hafta önce yaşlı kadın makyaj ve kostüm çalışması mı yapmışız sınıfta; ertesi hafta ben o çalışmanın tamamını sabahın köründe evde kendime uygular ki bayağı emek isteyen bir iş, sokağa öyle çıkardım. Kimsenin de yadırgayarak baktığını görmedim yollarda. Demek ki oldukça başarılıydım. Sınıfa girdiğimde arkadaşlarım ve hocam hayretler içinde kalmışlardı hiç unutmuyorum. Daha başka çalışmalarım da olmadı değil böyle. Örneğin yataktan yeni kalmış bir kadını oynayarak esnemeler eşliğinde pijama ve bigudilerle sınıfa girdiğim, yahut saçları iki yandan bağlı, pembe elbiseli, pembe çantalı, elinde lolipopu ile çilli bir kız olarak da sınıfın kapısını çaldığım oldu.
Bunlarla atlattım ben sıkıntılı günlerimi. Hocamı, arkadaşlarımı şaşırttığım kadar hayatı da şaşkına çevirerek dedim ki o zamanlar;
Hayat sana bir tokat mı vurdu
Madem Dünya bir tiyatro sahnesi
Sen de onun ensesine vur bir şaplak
Değişsin rolleriniz
Sen ol kandıran
O olsun kandırılan
Perde kapanmadan
Hâlâ da tekrarlıyorum bu sözlerimi…
Çünkü Dünya bir tiyatro sahnesi.
Ceyda Sevgi Ünal
|