6 Mayıs’ta tam da rahmet ve bereket ayı denilen Ramazan’ın ilk akşam ezanı okunup eller bardaklara giderek oruçlar açılacak ardından bir lokma ağızlara atılacaktı ki insanların boğazlarında birer yumruk olan karar sonrası bugün Ramazan’ın bitmesine on gün kaldı.
Nasıl geçti, iftarlar, sahurlar nasıl birbirini kovaladı, hala o lokma birer yumruk olarak kaç vatandaşın boğazında duruyor seyrettiğimiz özel kanal videolarında bol bol görüyoruz.
2013 yılı Ramazan’ını da üzüntüyle geçirmiştik. Anımsayalım:
“Hamileler sokağa çıkmasın!” diye kadınları aşağılayıcı beyanlar verilmek için o ay seçilmişti.
Eskişehir’de dövülüp otuz sekiz gün ölümle pençeleşen Ali İhsan Korkmaz yaşama veda etmek zorunda bırakıldı.
O sıralar ekmek almaya çıkıp başından yaralanan Berkin’inden gelecek ufacık bir tepkiyi kurtulur umuduyla dört gözle bekliyorduk.
Çocuklarına bayramlık almaya çıkan bir baba, Suriye tarafından gelen kurşunla öldü. Öncesinde ve sonrasındaki ölümlere de hepimiz tanığız.
Bu arada Silivri’den müebbet hapis cezaları yüreğimizi dağlayarak art arda gelip duruyordu.
Yani bize rahat yok. Bu Ramazan’ı da böyle geçiyoruz. Yine unutulmayacak bir Ramazan olacak. Zaten tümüyle unutulmayacak tabii ki tarihe geçecek günler içindeyiz. Olmayacak iftiralar, suçlamalar, alaylarla karşı karşıya… Bunları siyasiler yaptığı kadar partisinin adayının kazanmasını isteyenler, sosyal medyada en aşağılayıcı şekilde, photoshop veya benim bilmediğim yöntemlerle karşı tarafın adayını olmadık yerlerde, olmadık şekillerde göstererek yapıyorlar. Bilmediğim diyorum ama görsel avaz avaz bağırıyor ben sahteyim diye. E, o zaman insan kendini tutamayıp yorum yapıyor: “Sizde hiç Allah korkusu yok mu, siz de biliyorsunuz ki bunların hepsi yalan, dolan,” diye ama yanıt alamıyorsunuz. Yaptıkları, “çamur at, izi kalsın” olduğu için tabii. Bunlardan çok basit iki tanesini yazayım: Ramazan’dan önce halka hitap etmeden suyunu içen İmamoğlu’nun fotoğrafını “Oruç tutmuyor,” diye servis eden mi istersiniz yoksa İmamoğlu’nun bir aileye iftar ziyaretini, “İftar iftar gezip gariban vatandaşın ekmeğine ortak oluyor,” diye gösteren mi? Bu arada benim de gözüm Yıldırım’ın konuk olduğu, yere hazırlanan bir iftar sofrasına takılıyor. Masa örtüsünün deseni hoşuma gidiyor. Ama keşke fotoğrafta arka plana girdiği fark edilmeyen masanın üstünde dursaydı diye düşünüyorum.
Bu süreçte bakalım daha nelerle karşı karşıya gelinecek? Ve bunları yapanlar oruç tutup, Ramazan ibadetlerini yerine getiriyorlar. Demek ki seçim için zaman ve yapılanlar mübah olabiliyor.
Olaylar o kadar çok ki. Hangi birini yazsam? Televizyon kanalları başka bir alem. Televizyon seyretmem, ülkeyi güllük gülistanlık gösteren, istemediğine tu kaka diyen yandaş medyayı zaten izlemem. Ama İmamoğlu’nun katıldığı televizyon programlarını özellikle izliyorum. Örneğin; bir programda gereksiz soruları uzatılıp vakit dolduruluyor, iş İBB’nin israf verilerine gelince söz hakkı tanınmıyor. Diğer programda İmamoğlu “Siz dakikalardır terör örgütü reklamı yapıyorsunuz,” dediği halde sunucu “Terörü destekliyorsunuz,” dayatması yapmaya devam ediyor. Ama İmamoğlu’nun iki partinin adayı bir kanalda buluşalım teklifine tık yok!
Allah’tan hedef alınan kişi, aklıselim ve kendinden emin. Her şeyi sakin karşılamaya çalışıyor. Çalışıyor diyorum gerçekten kim olursa olsun bu kadar haksızlığa, bu tavırlara bu sakinlikte olamaz, herkesi kucaklamaya devam edemezdi sanırım. İmamoğlu’nun dini kullandığını söyleyenler de çıkıyor. Bu, sürecin Ramazan ayına denk gelmesi yüzünden oluşan yanlış bir algı. Ne yapacaktı yani yıllardır tuttuğu oruçtan, Ramazan’a ait ibadetlerinden mi vazgeçecekti, davet edildiği iftarlara sırtını mı dönecekti? Örneklerde gördüğümüz gibi camide veya kapısında demeç vermiyor İmamoğlu, eline Kur’an alıp halkın karşısına çıkmıyor.
Bir İstanbul Gönüllüsü olarak, bu kez oylar üzerinden iddia edilecek herhangi bir konuya ortam yaratmayacak kararlılıkta verilmeyen hakkı tekrar almaya hazırız.
Bekle bizi 23 Haziran!
Bekle bizi İstanbul!
Ceyda Sevgi Ünal
|