2012 yılından beri birkaç bayram için yazdığım makalelerde bayramları hiç sevmediğimi belirtmiş bunun için gerekçelerimi yazmıştım.
Devam eden bir süreç var. İşte yine bayram öncesi şehit haberi gelmişken ben nasıl bayram yapayım? O analar hayatlarında bir daha hiç bayram yapamayacaklar. Aynı Berkin’in, Ali İsmail Korkmaz’ın, Ethem Sarısülük’ün anneleri gibi.
Oysa bakıyorum sahillerde nargile tüttüren Suriyeliler bayram tatili için ülkelerine gidiyorlar pürneşe. Tabii ekmek elden, su gölden. Suriyelinin biri “Ablam, kaynanam var onları ziyarete gidiyoruz. Bir kere kendim gittim, şimdi ailece gidiyoruz,” diyor. Peki, bu adamın ablası ve ailesi, kaynanası ve ailesi orada yaşabiliyorsa, o niçin yaşayamıyor, ne işi var burada? Geldiler, mağdurdular ama bakın kaç yıldır tatile bavul bavul gidip dönüyorlar. Benim vatandaşımın, işsiz gencimin, ataması yapılmayanımın, yıllardır bekleyenimin hakkını gasp ederek. Hatta ileri gidip kafa kesme laflarını hiç çekinmeden söyleyebilerek. Çıkarılan olaylar, yaralanmalar sayısız.
İşyeri açtılar yıllardır bir kuruş vergi vermediler, üniversiteye sınavsız girdiler, atamaları yapıldı, ceplerine paraları kondu, ev bark verildi. Bunların doğru olmadığını söyleyenler çıkıyor. Ama birebir yaşayan esnafımız öyle demiyor. Hatta Suriyeliler içinde 400 eleman çalıştıran işyeri sahipleri var. Böyle olunca da yeter artık diyoruz. Gidip diğer vatandaşlarının yaşadığı ülkelerinin düzeninde onlar da yaşasınlar. Ha, yaşlısını, çocuğunu götüremiyor mu onlara bakmaya devam edelim yine de ama düzenini kurana dek. Benim de askerim anasından, eşinden, çocuğundan ayrı o ülkede savaşıyor, şehit düşüyor. Onlar ülkelerine bayram yapmaya giderken benim ülkeme sönmeyecek ateş düştü bu bayram yine.
Hani tatile gidemiyorum diye yakınıyorum ya yazımın başlığında, on yılı aşkın tatile gidemeyen, deniz özlemini şehir içi vapurlara binerek dindirmeye çalışan biri olarak bu koşullarda tatile gitsem ne olacak? Deniz, güneş, temiz hava dindirebilecek mi içimdeki burukluğu? Unutturacak mı içinde bulunduğumuz koşulları? Gelecek seçimin niye yapılacağı sorularını?
Elbette hayır!
Yine de âdet olmuş “İyi bayramlar” dileği dilimizde yuvarlanıp duruyor…
Ceyda Sevgi Ünal
|