Yazımın başlığını, yazım kuralları çerçevesinde ağabey diye yazsam da yazımın konusu olan kişinin samimi tavırlarına uyan bir dille yani konuşma diliyle devam etmek istiyorum.
Ekrem abi… Yıllardır bir politikacıya “abi” olarak hitap edildiğini duydunuz mu hiç sorarım size? Ben duymadım, görmedim. Zaten politikacı deyince çok nadir de olsa elini sıkmanız mümkün olurdu. Çünkü koruma ordusuyla gezerler. Başlarına bir şey gelmesinden korkarlar açıkçası. Daha çok halkı hassas noktasından sürükleyeceklerini bildiklerinden onları camilerde veya cami önlerinde görebiliriz. Öyle çarşı, pazar gezmeleri falan hak getire. Hatta geçerlerken ayağa kalkmanızı beklerler.
İmamoğlu, bu yarattığı yakınlık enerjisiyle her yerde. Özellikle halkın nabzının hızlandığı pazarlarda geziyor. Geziyor diyorum ama ilerlemesi adım adım. O kadar çok sevgi seli var ki. Zaten fotoğraf çektirenler yetiyor sürenin uzamasına. Ama İmamoğlu hep güler yüzlü, hiç bıkmadan hatta insanların telefonlarını alarak birlikte özçekim yapıyor. Her yaştan insan var çevresinde. Kadını, erkeği, genci, yaşlısı sarılıp sarılıp öpüyorlar. Arabası, büyük bir heyecanla koşan insanlar tarafından durduruluyor. Yaşlılar dualarıyla, çocuklar, gençler hayranlıklarıyla yanındalar. Minicik bir kız çocuğunun “Ne güzel konuşuyorsunuz,” demesi İmamoğlu’nun o yediden yetmiş yediye kucaklayan tavrının yarattığı ne güzel bir ifade. Çocuklar bizlerden daha çok iyiyi kötüyü ayırt eder. Onlar en temiz yüreklerdir unutmayalım. Bayramda baba ocağından başlayan Karadeniz turunu izledik İmamoğlu’nun. O insan selinin ne ifade ettiğini anlatmaya gerek yok. Gençlerin “Ekrem abi” çığlıklarını duymanız yeter… İçlerinden birinin sevgisini, “Ekrem abi çok değişik,” diye ifade etmesinin altında, gençlerin, olması gereken kucaklayıcı, birleştirici özelliklerdeki aslında çok normal tavırları şimdiye dek görememeleri yatıyor.
Bu arada yalan dolan, iftira devam ededursun internetteki özel kanallar İstanbul’un ilçelerinde yaptıkları röportajlarla bu işten en çok kârlı çıkanlar oldu. Bu seçimle internet haber kanalları yükselme devrini yaşıyor. Tabii bu kanalların da tarafsız olmayanları, yandaşları var. Onlar da diğer yandaş basın gibi gazeteciliğin yüz karası.
Ha, içinizden sen de burada muhalefeti öven yazı kaleme alıyorsun diyenleriniz olabilir. Geçmiş makalelerimi okuyanlarınızın böyle bir fikri olmayacağını biliyorum. Çünkü gerekçelerim o yazılarımda açıklayıcı şekilde yer alıyor. Üstelik gözümüzü kör edercesine sokulanları yalansız yazdım. Bu arada CHP’ye de yüklendim tabii.
Şimdi tam da “abi” diyebileceğimiz bir politikacıya İstanbul gibi ülkenin yarısına hâkim bir ili emanet etme zamanı. Seçilmiş Başkan, yeniden seçilerek tarihe geçecek. Başladığı yerden devam edip İstanbul’da belediyecilik nasıl yapılır Beylikdüzü’de beş yıl yaptığı gibi gösterecek. Bu arada seçimin iptal edilme sebebi olarak kabul edilen kamu çalışanı dışında sandık başkanı ve üyeleri olmaması kararı için bu seçimde hayretle ve hayretle duyduk ki 23 Haziran’da gerekli görüldüğü yerde bu kişiler görev alabilirlermiş. O zaman 31 Mart seçimi niye iptal edildi, seçim sonunda yine bu gerekçe kullanılacak mı merak içindeyiz.
Belli televizyon kanallarını izleyenlerin belli olaylardan haberi olduğu için belli bir kitle sadece önünü görebiliyor. Sağından, solundan haberi yok. Zaten o kutu insanları öyle bir koşullandırıyor ki bunu bilenler de dibine kadar bu olanağı kullanıyorlar. Bir İBB çalışanı İmamoğlu’nun konuşmasını kırpıp sanki terör örgütü yanlısı olarak gösteriyor ve bu görüntüler o kanallarda halka servis ediliyor. Sonra da bu yalan dolanları seyredip başka kanal izlemeyenlerin sokak anketlerinde ne kadar sığ düşüncelerde olduklarını görüyoruz. İmamoğlu için “Hiç tanımıyorum, yeni çıktı,” diyen biri Beylikdüzü’de beş yıl hizmetin âlâsını yapmış bir belediye başkanını tanımıyorsa nerede yaşıyor acaba diye sormak gerekir. Ama dediğim gibi o kutunun karşısına geçenler sadece seyrettirilenlerden haberdar.
Olsun, halkın Ekrem abi’si sadece on sekiz günde yaptıklarıyla ağızlarının payını veriyor. Çok sakin olan Başkan, bir o kadar da yeri geldiğinde nüktedanlıkla taşı gediğine sokuyor. Şöyle ki: Bankamatikçi personel, başına gelecekleri bildiğinden kopan ödünü karalamalarla bastırmaya çalışıyor. Örneğin ecdadın iftar yemeği pizza ve kola imiş gibi mekânından servis ettiği bu tür iftar yemekleri görüntüleri ile ben İstanbul’a sahip çıkıyorum diye çekim yapan pizzacı gencin ki kim olduğu ortaya çıksa da yine yandaş basında İmamoğlu genci tokatladı gibi karalamalar yapıldı. Baktım İmamoğlu, oğlunu yanaklarından tutmuş sınava gönderirken “Şimdi oğlunu tokatladı falan derler,” deyince gülmekten bir hal oldum. Aslında bunlar ağlanacak halimize gülme oluyor ama neyse.
Yazımı o ünlü diyalogla bitiriyorum.
- Ekrem abi Ekrem abi, her şey çok güzel olacak.
- Aynen öyle delikanlı aynen öyle!
Ceyda Sevgi Ünal
|