Haberi duyar duymaz çok kızmıştım. İBB çalışanları basın açıklaması yapıp İmamoğlu aleyhine tam da seçim arifesinde bu açıklamaya nasıl yapar diye. Belediye bünyesindeki partizanlığa nasıl maşa olurlar diye. Bu telaş neden diye… Sorular çok tabii…
Sonra basın açıklaması için resmi yazışmaların yapıldığını gördük. Yani çalışanlar zorlanmış. Müdür, müdür yardımcısı ve amirlerin katılımı zorunluymuş. Durumu uygun olan personel de katılacakmış. Toplantıda imamı görünce önce cenaze var sandım. Bir de baktım itfaiyeciler falan var.
O topluluk için düşünüyorum da ben olsam ne yapardım diye; hele müdür, müdür yardımcısı veya amir olsam bu zorunlu katılım bildirisi önüme gelse… Konu da İmamoğlu’nun belediyenin şimdiye dek yaptıklarını güya kaynak göstermeden eleştirmesi üzerinden planlanmış olsa.
Aklıma Kabataş’ta tesettürlü bir kadının üstüne idrarlarını yapıp arabadaki bebeğini düşüren, üstleri çıplak, deri pantolonlu, elleri eldivenli bir grup hatta yetmiş kişilik bir grup erkeğin haberi geliyor. Ve yıllar sonra “O yalan haberi yapmak zorundaydık,” diyen haber sunucusu. Bunların görüntülerinin olduğunu söyleyen gazeteciler vardı üstelik o sıralar. İnsanlar işlerinden atılmamak için mecbur bırakılıyor demek ki.
Ama bu düşüncem İBB çalışanlarından basın açıklamasını yapanları ne kadar aklar? Çünkü İmamoğlu’na on sekiz günlük icraatında devamlı köstek olundu. Seçilmiş belediye başkanı olarak belediyenin veri tabanını kopyalatması engellendi. O yetmedi elindeki israf verilerinin açıklanması da televizyon kanallarında engellendi. Diyeceksiniz ki; “Yapana değil, yaptırana bak!” O taraflara hiç girmiyorum. “O basın açıklamasına katılmam!” dese işinden olacağını veya sürgün edileceğini biliyor İBB çalışanı, İmamoğlu’na çay veren çalışan bile sürüldüğüne göre. Peki, katılınca yarın öbür gün ben İmamoğlu’nun yüzüne nasıl bakarım diye düşündü mü acaba? O zaman kendisi mi istifa edecek yoksa pişkin pişkin oturacak mı? Zaten bankamatikçiyse hiç şansı yok ya… O belediyeden bu kadar, şu belediyeden bu kadar çalışan atıldı diyenler kimler atılmış dönüp bir baksalar. Veya o atılanlar haklarının yendiğini söylüyorlarsa dava açsalar ya.
Özetle; İBB çalışanlarının işleri zor… Tüm mesele yastığa başını huzur içinde koyabilmek. Yoksa değneğin uçlarını düşünerek uykuya dalmak var.
İmamoğlu’nun canlı yayınla halka açtığı ilk belediye meclisi toplantısında kadınların belediye meclisinde yer almasını bugünkü iktidara teşekkür ederek dile getirenler, bu durumlarını ilk başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olduklarını unutmamalılar.
Neyse ki unutturmayacak bir değer geliyor İBB’nin başına.
O zaman vatandaşın sözlerini pürdikkat dinleyen Atatürk, o ölümsüz resmi ile bir rehber olarak tekrar yerini alacak…
Ceyda Sevgi Ünal
|